Konya Blogger Buluşması - 4


Konya bloggerları olarak yaptığımız etkinliğimizin 4. sü geçen cumartesi günü Meram Kocatepe Kahve Evi'nde oldu. Mekan sponsorumuz olarak bizlere kapılarını açtılar ve mis gibi kahve kokuları arasında etkinliğimizi huzurla geçirmemize hizmetleriyle katkıda bulundular.



Miss kokulu kahve çekirdeklerini görünce ne hale geldiğimi zannediyorum kahve sevgimi bilenler anlayabiliyordur :)


Öneri üzerine Osmanlı Kahvesi'ni içtim, güzeldi. Aynı o bizim eskilerde yaptığımız sütlü kahvelere benziyordu. Gelelim katkıları ile bizi yalnız bırakmayan sponsorlarımıza.


Farina Bella'nın hazır muffin karışımını eve gider gitmez denedim. Puf puf yumuşacık 10 adet muffin oluyor bir kutudan. Tadı gerçekten güzel ve hazırlaması sadece 5 dakikanızı, pişirmesi ise 15 dakikanızı alıyor.


İşte bunlar da muffinlerin hazırlanmış hali :)



Böyle bir içecekten haberdar değildim açıkçası. Güzel bir amaca hizmet ediyor öncelikle onu söylemeliyim. Zayıflamaya çalışıyorsanız Aspire Drink Türkiye sayfasına bir göz atın olur mu?


Bize el emeği güzellikler hazırlayan sevgili arkadaşım Feyza'ya ve Keçekesim'e teşekkürler.


Rituel De Beauty'nin ısıtıcı bandını merak ettim, kesinlikle 8 saat sizi ısıtıyor. Bel ağrısı için tavsiye ediyorum, bana çok yararı oldu. Soğuk günlerde dışarı çıkarken bir tane bant ile sıcacık kalabiliyorsunuz. Amacı dışında kullansam da, ben çok memnun kaldım.


Dermadolin, birçok ürününden denememiz için göndermiş. Şimdilik sadece el kremini kullandım, hoşuma gitti. Bakalım sırada şampuanlar var. 


Airwick'in Toros Gelinciği kokusunu çok sevdim. Yalnız söylemeliyim öyle evin bir köşesine koyayım, mis gibi kokayı diyorsanız yanılırsınız :) Hele ki kış günlerinde kapı pencere açamadığımız dönemde bence 10 dakikadan fazla kullanmayın. Sonrasında ağzını sıkıca kapatıp kaldırın. Ciddi yoğun bir kokusu oluyor evin içinde. 


Siyah pirinç seven biri olarak, tabiki en sevindiğim sponsorlardan biri de Karra Pirinç oldu. Hemen deneyeceğim.

Bu güzel güne katkısı bulunan arkadaşlarım Hasibe'ye, Melek'e ve Feyza'ya çok teşekkürler.

Silverline ve Yağız İzgül ile “Hikayesi Tadında Yemekler”

Bugüne kadar teknolojik, fonksiyonel, şık ve çevreci ürünler ile mutfaklarımıza ulaşan Silverline, şimdi de “Hikayesi Tadında Yemekler" ile yine bizlerle.

Bir boomads advertorial içeriğidir.

Çok Popüler, SIRADAN Kitaplar



AYNI YILDIZIN ALTINDA

Yazarı: John Green
Sayfa Sayısı: 320
Tür: Roman

Artık konusunu anlatmadan direk yorumuma geçeceğim. Konuyu bilmeyen yoktur diye düşünüyorum. Filmi izlemek için de özellikle kitabı okumayı bekledim. Filmi izlediğim taktirde kitabı okumayacağımı biliyordum çünkü. 

Hikaye - bence - çok basit bir dille anlatılmış, klasik bir hikayeyi ele alıyor. Beni çok etkilediğini söyleyemem. Hatta yer yer yeter artık bitsin bu kitap dedim. Özellikle baş kahramanların kend aralarındaki "peki" "peki" leri beni baydı... Evet özel bir anlamı vardı ama yine de hoşuma gitmedi işte.

Kitabı es geçiyorum, gelelim filme. Film sıradan başladı, öyle de devam etti diyebilirim ama bana kalırsa kitaptan daha iyiydi. Duyguyu daha iyi yansıttığını düşünüyorum. Özellikle son sahnelerde gözlerim doldu, baya duygulandım. Ama kitapta hiç böyle olmadım malesef:)




SERENAD

Yazarı: Zülfü Livaneli
Sayfa Sayısı: 484
Tür: Roman

O kadar çok övgüsünü duymuştum ki, okumadan edemedim. Ama sanırım "Aynı Yıldızın Altında"da olduğu gibi, kendimi övgülere pek kaptırmamalıyım. Bunu anlamış bulunuyorum. İyi başlayan, ama iyi bitmeyen bir kitap oldu benim için. İlk başlarda gerçekten güzel başlamıştı. Akıcı, benzersiz bir hikaye. Özellikle Struma konusunda verdiği bilgiler okumaya değer. Ancak şöyle bir şey var, ben romanın içinde fazla ansiklopedik bilgiyi sevmiyorum. Bana hep romanın aracı kılınması gibi geliyor. Oysa roman, roman tadında olmalıdır. Bir hikaye anlatır, bir ders çıkarırsınız, kazanımınız odur. Ben roman içine sayfalarca ansiklopedik bilgi yerleştirilmesinden hiç hoşlanmıyorum dediğim gibi.

Bu romanda beni sıkan bir yön daha vardı. Romanın son 100 sayfasında olay tamamen çözülüyor, tüm sırlar açığa çıkıyor. Son 100 sayfada ise, bu çözülen olaylar karşısında Maya'nın araştırmalarına yer veriliyor. Olayların sanırım kitabın orta yerinde çözüme kavuşması da beni sıktı. Sonrasında bir cazibesi kalmadı kitabın benim için. 


PİRAYE

Yazarı: Canan Tan
Sayfa Sayısı: 432
Tür: Roman

İlk Canan Tan kitabı okuyuşum, ama sanırım son olacak.
Piraye dedin mi, yıkılıyor ortalık. Aman Allah'ım bu nasıl bir kitaptır böyle dedim, aldım elime. Çıka çıka Türk filmi çıktı içinden! Bir de Piraye'nin ister istemez yozlaşmasına, fikirlerinin körelmesine öyle çok kızdım ki, anlatamam...
Hakkını yemeyeyim kitabın, çok akıcıydı. Bir solukta bitti. Yine de, sıradan bir hikayenin ötesine geçemedi benim için. 

SPOILER İÇERİR:
Üniversitedeki neredeyse tüm erkeklerin peşinde olduğu Piraye, hepsine de armudun sapı üzümün çöpü diyerek bahane bulmakta, burun kıvırmaktadır. Çıtası o kadar yüksektir ki, en sonunda bir aşiret ağası ile evlenir. Tamam evlendi diyelim, aşk hani gözü kör oldu ama dayak yer, bir şekilde yine de kabullenir. Yani özgürlükçüyüm, kendime set vurdurmam diye gez dolaş, sonunda dayak ye, sineye çek. Bana garip geldi arkadaş. 

Onun Arabası Var...


Amigurumi, sık iğne örme yöntemi ile yapılıyor. Ancak bu kez bu arabayı ben farklı bir yöntemle yaptım. Çok daha çabuk bitti, farklı da bir görünümü oldu. Bir minik kalbe gidecek bu araba, umarım beğenir. ( Diğer amigurumilerimi ( örgü oyuncak ) görmek isterseniz tık ).

Arka planda Karaca'yı da görüyorsunuz değil mi? Bu fındık tüm gün işte olduğum için beni çok çok özlüyor. Eve girdiğim anda deli oluyor, omuzlarımdan ayrılmıyor. Arada sırada örgü örerken özellikle kafesine koyuyorum, yoksa bana hiç rahat vermiyor. Elimden ipleri tığı bırakmamı istiyor. Onun dışında hep kafesin kapısı açık :) O da evimizin bir ferdi ne de olsa :o yüzden özgürce dolaşıyor:) Sevilmek çok güzel şey!


Yeni kitabım "Aynı Yıldızın Altında"...
Pamuk İpliğinden Hayaller bitince buna başladım. Şu sıra elimde işler vardı çok okuyamadım ama yarısı bitti. İyi gidiyor, bakalım sonunda her okuyanın dediği gibi gözyaşlarına boğulacak mıyım?



Ha bu da ne derseniz, örgü yaparken öyle kahve-çay olmadan, bisküvi kurabiye olmadan olur mu hiç :) 

Hadi gününüz güzel geçsin...

Keyifli İşler...


Şu sıra, yeni yeni işler peşindeyim. 
Pazar günü Kitapseverler buluşmamız olacak...
Oraya gelecek arkadaşlar için kitap araları yapıyorum...
Ve de çok heyecanlıyım :)




Tabi bir yanda her daim kahvem :)

Keyifli güzel günler diliyorum...



İncirli ( Atom ) Kurabiye - Muhteşem


Benim şiirlerim çay kokar.
Düşlerimde sade sen.
Demlikte nefesin.
Bardakta gamzen...

Cemal Süreya

Çay deyince, yanında kurabiye olmadan olmaz ne dersiniz :)

Misafirlerimden her zaman geçer not alan bir kurabiye paylaşmak istiyorum bugün sizlerle. 


Atom kurabiye deniyor ama ben incirli kurabiye diyorum. Oldum olası böyle "iddialı" şeyleri sevmem. O nedenle ben incirli kurabiye diyorum ama içinde incir, ceviz, kayısı, elma ne ararsanız var. Haydi şimdi geçelim tarifimize:


 Malzemeler:

  • 200 gr tereyağ
  • 1+1/4 su bardağı pudra şekeri
  • 1 yumurta
  • 1 çay kaşığı kabartma tozu
  • 1 paket vanilya
  • Aldığı kadar un ( Yaklaşık 4 su bardağı kadar alıyor )
  • Açarken kullanmak için mısır nişastası ( yoksa buğday da kullanabilirsiniz )
İç malzemesi:

  • 6 adet incir ( kuru veya taze farketmez )
  • 6 adet kayısı ( kuru veya taze farketmez )
  • 1 çay bardağı çekirdeksiz kuru üzüm
  • 1 adet rendelenmiş elma ( suyunu sıkarak koyunuz )
  • 1 çay kaşığı tarçın
  • 1 çay bardağı ceviz ( iri dövülmüş )
Yapılışı:

  • Oda sıcaklığında beklemiş tereyağı ile unu güzelce yoğurun.
  • Diğer tüm malzemeleri de buna ekleyerek hamuru güzelce yoğurun. Üzerini örtüp beklemeye alın ve iç malzemeyi hazırlamaya başlayın.
  • İç malzemenin tamanını bir bıçak ile küçük küçük doğrayın. Eğer kurutulmuş meyve kullanıyorsanız bunları sıcak suda biraz bekletip yumuşamalarını sağlayabilirsiniz. Böylece kolayca doğranacaktır.
  • İç malzeme hazır olunca hamuru nişasta serpilmiş tezgahta bir oklava yardımıyla açın.
  • Yuvarlak açtığınız hamuru 8 eşit parçaya bölüp uç kısımlarına iç harcını koyup sarın. Veya yuvarlak yapmak isterseniz bir çay bardağı yardımıyla kesip içini koyun.
  • 180 derece fırında, hafif pembeleşene kadar pişirin. Çok fazla pişirmemeye özen gösterin, sertleşmesin.
  • Soğuyunca üzerine pudra şekeri serpin.
Afiyet olsun...


Paulo Coelho'nun Son Kitabı : Aldatmak



ALDATMAK

Yazarı: Paulo Coelho
Sayfa Sayısı: 275
Tür: Roman





Aldatmak, Coelho'nun son romanı ve haftalardır çok satanlar listesinden bir türlü inmiyor. Kitabı tercih nedenlerim öncelikle bir Coelho romanı olması. Çok satanlarda olması ise beni hemen alıp okumaya kamçılayan ikini neden oldu. 

Linda, gayet güzel mesut mutlu yaşayıp giderken ( bu arada Linda gazeteci ), bir gün röportaj sırasında duyduğu bir cümle ile sarsılır ve hayatını sorguya çeker. Yaşadıkları, yaşayamadıkları.. Olmak istediği yerde olup olmadığı ile bolca gel-git yaşadıktan sonra kendisi bile nasıl olduğunu anlamadan bambaşka bir kadın halini alır. Hayattan zevk almadığını düşünmektedir ve bu nedenle farklı yollara, mutluluğu bambaşka hayatlarda aramaya başlar. Kitap, tamamen Linda'nın gel-gitlerini anlatmaktadır. Burada kitabın konusunu daha fazla anlatmak istemiyorum spoiler veririm de mazallah okurlar kızarlar bana :) Ancak kendimce bazı yorumlarda bulunacağım. 




Ben genel itibariyle kitabı beğendim. Özellikle Linda'nın kendini haklı çıkarmaya çalışma çabalarını, kendi kendine durumunu anlatışını, o psikolojik savaşının anlatılış şeklini.. Gerçekten okumaya değerdi. Ha bunun yanında, Coelho'nun bence hiç ihtiyacı yokken, işin içine abartılı cinsellik kırıntıları kattığı bölümlere hiç anlam veremedim. Sanki kendini kanıtlamaya ihtiyacı olan, bu işe yeni soyunmuş yazar havası estirdi bu durum bende. Hani reklamın iyisi kötüsü olmaz hesabı. Ama Coelho'nun buna ihtiyacı yoktu. Kadının gel-gitleri arasında, bunca abartılı olmasa idi aldatma eylemi, sanki kitap daha bir içeriğine - anlatmak istediği ana fikre uygun hareket etmiş olacaktı. 

Bunun yanında, Coelho'nun ara ara ansiklopedik bilgiler vermesi de hoşuma gitmedi benim. Bir yazar elbette ki kitabını yazmadan önce araştırma yapar, tarihteki bazı olaylardan da esinlenebilir ama bunu verirken, ansiklopedik bilgi şeklinde vermesi, nedense bana Coelho gibi usta bir yazarın bir anda acemileşmesi gibi göründü. 

Gelelim kitabın sonuna...  ( bundan sonrası - bana göre öyle olmasa da - bazılarınız için spoiler manasına gelebilir, dikkat! )

Son kısımda, kadın beni zaten çıldırttı :) Sen bu adamı hak etmiyorsun diye haykırmak üzereydim ki durumu toparladı. Toparladı dememe bakmayın, onca yazılan çizilen yaşanandan sonra, kadın bir anda sevginin gücüne inandı. Tamam, anafikir ve olayların bağlanmaya çalışıldığı nokta güzel. Ancak, her şey bir oldu bittiye getirilmiş hissi verdi bana. Yani sanıyorsunuz ki, bu son kısımdaki kadınla o en baştaki kadın aynı değil. Ya da kadının duygularına nakil yapılmış sanki. Bir anda hooop değişiveriyor...

Diyeceklerim bu kadar.. Eleştirmiş gibi görünsem de, okuyun derim bu kitabı ( İçindeki cinsel metinlere takılmayacaksanız ). O psikolojik gel-gitler, o içinden çıkmaya çalıştığı çaresizliğin anlatım tarzı, ifade biçimi çok güzeldi.

Sevgiyle kalın... 


Dostlara...


Bu keçe tabloyu, Nagihan için 2012 mart ayında hazırlamıştım, burada da paylaşmıştım.
Okuldaki odasında işte böyle duruyor hala, görünce nasıl mutlu oldum anlatamam...
Hem dostlarımı, hem el emeği bir şeyler üretmeyi seviyorum.
Diğer keçe tablolarımı görmek isterseniz, buyrun...

Pizza Pizza :)


Düşünün..

Bir gün poğaça yapıyorsunuz, sonra gözünüzün önünden pizza geçiyor birden vee..

Evet, hazırladığım poğaça hamuru ile pizza yaptım. 
Gayette güzel oldu. Hatta normal pizzadan bile lezzetliydi ayrı bir tat vardı yani :)
Poğaça hamurunun tarifi işte burada... 

Hamuru tepsiye yaydıktan sonra sulandırdığınız salçayı üzerine sürün. Ve üstüne içinizden ne geliyorsa ssıralayın. Biberi mutlaka ekleyin, ben pizzada bibere bayılıyorum..

Haydi afiyetler ola...

Diğer pizza tariflerim için tık...

Bir Küçük Uğurböeği


Uçacaksan uç sıkıldım
Gelen giden yok baksana
Etrafta bir tek sen varsın
Yalnızlık şahit konuşmamıza
Rüzgar çıkacakmış bugün 
Üstüne bir şeyler alsa bari
Kaçmakmı yoksa düşündüğün 
Onun koynuna yapışsan hani...

( Süreyya Önder )


Bazı işler vardır, böyle size ayrı bir keyif verirler hani. İşte bu uğurböceği de öyle oldu. Oldum olası siyah ve kırmızının uyumuna bayılırım zaten. Nasıl da keyifliydi örmesi... Şimdi yine kırmızı - siyah ile başka birşey yapmayı düşünüyorum bakalım. 

Süpriz :)


Diğer örgü oyuncaklarım için buraya tık...


Pamuk İpliğinden Hayaller


Yeni yeni işler peşindeyim :)
Bu şirinlerle ne yaptığımı yakında siz de göreceksiniz...


Diğer yandan, Coelho'nun son kitabını bitirdim. Çok yakında bloğumda olacak...
Bu güzel kupa için Urfatutkunu'na çok teşekkür ederim.. Ba-yıl-dımmmm :)


Yeni kitabıma başladım bile..
Kapak o kadar güzel ki tam benlik diye düşündüm, bakalım umarım beğenirim.


Arkadya Yayınları'nın bu kapak ve kitap ayracı tasarımlarına hastayım ben:)

Var mı sizin de kitaplarda böyle beğendiğiniz ayrıntılar?


Unutma...



Dostları özlemle kucaklamayı unutma
Çocuk sevmeyi, çiçek koklamayı unutma
En zorlu anındayken bile kavganın
Gökyüzüne bakmayı unutma...

A. Behramoğlu


İçimden kitaplar geçiyor...


Bazen yorulursun..
Sıkılırsın...
Sevinirsin ve üzülürsün bazen..
Kalkıp gidesin gelir kimi zaman
Kimi zamansa elini oynatamazsın, miskinleşirsin...

Yüreğinin havası nasıl olursa olsun
Hep sana iyi gelir kitaplar...
Hangi modda olursan ol, çekip çıkarırlar seni olduğun yerden.
Onlar sana başka bir dünyanın kapılarını açarlar..
Soluklanmak, hızla akıp giden hayatta nefes almak istiyorsan,
Kendinle olmak istiyorsan sarıl onlara...

Seni de dinlendirecekler emin ol...


Related Posts with Thumbnails