Ferrarisini Seven Bilge



Kitap tanıtımı yapmayacağım yanlış anlaşılmasın :) Bugün meslek farklılıklarımız ve anne - baba olunca bir anda zenginleşiveren meslek renklerimizle ilgili birkaç şey paylaşacağım...

Malum her çocuk farklı, istekleri, gelişimleri, yeme-içme tarzı, oyuncak seçimi, ihtiyaçları.. İkizler bile bambaşka haller sergilerken, bunca farklılığın olması da elbette ki çok normal. Bizim minik bey mesela, tekeri olan her türlü alet-edevat onun için oynamaya değer.. Sokakta park halinde duran araçların tekerlerinden tutun, bir çocuğun sürdüğü bisiklete kadar, ne kadar tekerli şey varsa aklınıza gelen, bizimkinin aklı orada.. Evde bir filomuz var sürekli genişleyen... İçlerinden bazıları gözde, bazıları ise daha az akla gelir cinsten... Ee durum böyle olunca, taze anne olarak ben tabi hemen bunu gelecekle ilişkilendirip "bu çocuk büyüyünce bir nakliye firmasının sahibi olacak" deyiverdim:) Oysa ki liseye gidene kadar avukat olmak için can atan ben, sonrasında fikir değiştirip mühendis oldum da bu hızlı değişime ben bile inanamadım. Ne çabuk hayallere kapılıyoruz çocuklarımız söz konusu olunca... Her yaptıklarını birşeylere sebep - sonuç gösteriveriyoruz.. Ya da sanırım ben öyleyim :)


Bir çocuğunuz olunca, mesleğiniz ne olursa olsun çeşitleniveriyor uğraşı alanlarınız. Bir öğretmenseniz, mühendislik dalında çalışmalara imza atabiliyorsunuz; muhasebeci iseniz, eğitim dalında ek çalışma yapıyorsunuz yavrunuzun yanında. Karşılaştığınız sorunlara çözüm üretebilmek için yeri geliyor bir ar-ge departmanı gibi çalışıyor, fikir üretiyorsunuz. bizim çocuğun sabaha karşı ıslanmalarına eşim tarafında harika bir öneri geldi mesela. "bez firmaları, ürettikleri beze ne kadar sıvı alacağını yazsınlar:) " .. " 130 cc'ye kadar taşıma kapasitelidir, sızdırmaz, yüksek emiş gücüyle bebeğinizin popişi kuru kalır:P "  Yeri geliyor reklamcı yönünüz de ağır basıp, ar-ge faaliyetleri neticesinde elde ettiğiniz yeni ürünün reklam çalışmalarını bile tamamlıyorsunuz:)) " en iyisi 130cc, biz daha iyisini yapana kadar:) "


Yeni patron o mini mini eller oluyor hayatınızda. Beklemeye tahammülü olmayan, sistematik, uğraşı gerektiren bir patronunuz daha oldu işte, hayırlı olsun :) İşyerinde atölye denetimine çıktığınızda, eve gidince kendinizin de denetleneceğini unutmayın sakın:) Altını zamanında değiştirmezseniz, yemeğini zamanında vermezseniz, patron hemen tehlike sinyallerini vermeye başlar. Sonuçlar da size kdv olarak döner tabiki pişik, huysuzluk veya ağlama olarak...

Mesleki farklılıklarımız olsa da, uğraşı farklılıklarımız olsa da, tüm anne babalar " ebeveyn" olma çatısı altında buluşuyorlar ortak payda olarak.. İşiniz ne olursa olsun, yeter ki evdeki patronunuz iyi olsun)

Tüm minik patronları öpüyorum. Sevgiyle kalın...


Aynı yazı anarenklerde de yayınlanmıştır. İşte burada..

2 yorum:

  1. Hilalcim, ayranı sodalı yaparım da meyve suyuna koyuldugunu ilk defa duyuyorum aklınla bin yaşa :) mutlaka demem lazım sodayı çok severim. Biz, Greyfurt suyunu genelde spordan, masajdan, tempolu yürüyüşden önce veririyoruz çünkü greyfurt, kılcal damarlardaki kan dolaşımını hızlandırır idrar söktürür ve kandolaşımını hızlandırıncada idrarla birlikte yağ atılımı sağlar. ama ilaçlarla etkilişim yaptığı için bereber içilmemesine dikkat et canım.
    Bardakların çok şık :) afiyet şifalar olsun.

    YanıtlaSil
  2. Jibekcim bend e ayranı hiç sodalı denememiştim. Merak ettim ben de onu deneyim İnşaAllah. sodaya ben de bayılırım genellikle günde 2 kez içiyorum ama sana da sormak istiyordum içinde tuz var su tutar vücutta diyorlar acaba doğru mu? Greyfurtla ilaç etkileşimine de dikkat edeceğim uyarın için teşekkürler Jibekcim... sevgiler

    YanıtlaSil