Pişman mıyım? Yine yaparım, yine yaparım....

Yıl 1999...
Tam 11 sene olmuş, ne çabuk..
Oysa daha dün gibi hatıralar taptaze dimağımda...
Arkadaşlarla toplanmalarımız, hızlı dönemler, delikanlılık, idealler peşinde koşturmacalar...
Okumalar..
Bol bol okumalar...
Bir yandan da okul, eve yaklaşık 10 kilometre uzaklıkta...
Kampüs çok soğuk, esentepe diyorlar hatta... 
Şehrin dışında neredeyse...
Bugünki gibi etrafı yüksek binalarla, yurtlarla, otellerle çevrili değil...
Tramvay okulun içine girmiyor ( şimdi giriyor ), kapıda bırakıyor...
İster tıklım tıklım servise binip git, ister yürü...
Hele de soğuksa...Çekilmez yürümek, tek başınaysan üstelik...

Bazen can dostumun yurdunda kalıyorum, kampüsteki...
Onun kartıyla giriyorum yurt sakinlerinden biri gibi, zaten benziyoruz da birbirimize...
Ne de zor yurt hayatı.. 
Çamaşır yıka, ütü yap, çalışma odasında sabahtan gidip masada yer kap...
Zaman zaman kavga et yemek sırasında, yanındaki sesli çalışıyor diye onu ikaz et...
Çokça dinliyorum bunları dostumdan...Şahit oluyorum işte arada gittiğimde...

Sınav zamanları o bize geliyor..
Bizimkiler, artık 3 kızımız oldu diyorlar...
Hakkaten evimizin bir ferdi oldu, ne hoş...

Finaller yaklaştı...
Haftaya salı ilk sınav var. Seviyorum sınav zamanlarını, koşturmacayı, heyecanı...
Garip :)
Can dostum gelecek, sınavlara birlikte çalışacağız, bizde kalacağız...
Gelsin, o da bizden oldu...

Günlerden perşembe veya cuma.
O gün okul var, hazırlandım, çıktım evden, yağmur çiseliyor.
Çok severim yağmuru, hele o sesi yok mu alır götürür beni çok uzaklara...
Huzurdur yağmur, temizler, ısıtır...
Seviyorum yağmuru...
Işıtır içimi...
Çok severim yağmurda yürümeyi, 
Şakır şakır yağacak da sırılsıklam olacak insan yağmurda...
Paçalarından akacak yağmur suları...

Çıktım evden, yürüyorum tramvaya doğru.
Ama aklım yağmurda, 
tam 5 kez, evet tam 5 kez bir ileri bir geri gidiyorum...
Okulu asmak işime gelmiyor, yağmuru bırakıp okula gitmekse hiç içime sinmiyor...
Sonunda yağmur kazanıyor, "amaaann" diyorum asıyorum okulu...
Şakır şakır yağan yağmurdan herkez kaçıyor, kimi şemsiye açmış koşarak gidiyor, kimi sığınmış bir köşeye...
Ortalıkta bir ben kalıyorum...
Ben onlara bakıyorum, onlar bana bakıyorlar...
Yağmuru da ıslanmayı da seviyorum...

O gün sırılsıklam olup eve döndüğümde kapıyı annem açıyor...
Gitmedin mi okula diyor, "yok" diyorum...
Aklım hala yağmurda, "nasıl da güzeldi" diye düşünüyorum
Pişmanlık mı? Asla...
Gitseydim pişman olacaktım, adım gibi biliyorum...

Sonrasında, ateşler içinde tam 5 gün evde yatıyorum...
Biraz gözüm açıldığında, elime kitap alıyorum, yattığım yerden finallere çalışıyorum...
Nasıl çalışmaksa artık:)
5 günün sonunda düşünüyorum:

Çalışamadım, hastalandım...
Peki ya pişman mıyım?

Bir daha aynı fırsatım olsa, yine yaparım yine yaparım...

Not: Sevgili Hilal'in mim'ine ithafen...

7 yorum:

  1. ne güzel yazmışsın..yağmur güzeldir gerçekten bende çok severim..ıslanmayıda..belki çoğu kişi severim der ama pekde cesaret edemez altında ıslanmaya yağmurun.. sevgiyle..

    YanıtlaSil
  2. ben burayı tanıdım:)Eskişehir...yağmuru ben de çok severim,okuduğum lise deniz kenarındaydı.okuldan çıkınca durağa kadar yürürdüm.yağmur inceden yağarken yürümekten aldığım keyif müthişti:)hasta olmuşsunuz ama yıllar sonra o günü tebessümle hatırlıyorsunuz..iyi ki okulu kırıp yağmurla hem dem olmuşsıunuz:))

    YanıtlaSil
  3. aman çocuklar okumasın:)
    ne güzel anlatmışın o günleri
    dua ile kal

    YanıtlaSil
  4. ee deli kız:) diyeyim ne diyeyim...
    gülümsettin beni, herşeyin bir tadı ve zamanı var değil mi?

    YanıtlaSil
  5. ne güzel bir anı ve ne güzel anlatılmış... zaman zaman tekrarlamalıyız böyle tercihleri... eline ve kalbine sağlık:)

    YanıtlaSil