Ben sana gözlerimle hiç bakmadım ki


Sana bakınca ülkemin tüm renklerini görebiliyorum. Karadeniz'in huzurlu yeşili de var sende, Akdeniz'in diri mavisi de. İç Anadolu'nun buğday tarlaları gibi sarı yüreğinin bir yanı. Diğer yanı Canım Urfam gibi alabildiğine toprak kahvesi kokuyor. Kuşatan, sarıp sarmalayan bir iklimin var. Yanında esen rüzgarlar huzur kokuyor. Bunalmış gecelerin en ferah sade kahvesi de sensin, kararmış gönüllerin ilacı limonlu sıcacık çay da sensin. Yaz akşamlarının yasemin kokulu huzur dolu yürüyüşleri hep sana çıkar. Girdiğim her yol beni sana getirir. Evvelce gözlerimiz buluşmamış olsa ne gam! Sana bakınca aklıma/kalbime herhangi bir "acaba" gelmiyorsa, biliyorum ki sen O'sundur. Hemen tanırım seni. Bir yanım evet bir yanım hayır demez sana. Acabalarla çıkılan bir yolculuktan hayır gelmez insanoğluna. Sen tüm acabaları küremiş, tüm kaygıları yok etmiş de öyle gelmişsin bana. Gözlerimin rengi nedir diye sorma sakın. Bilemem. Ben sana gözlerimle hiç bakmadım ki utancımdan. Seni gözlerinden değil, yüreğinin renginden tanıyacağım. Yedi bayram geçmese de gönlüm yanında hep huzur dolu olacak. "Bu yardan atlarsam düşer miyim?" korkusunu değil, "O beni nasıl olsa tutar" rahatlığını yaşayacağım. 


Bu aralar kardeşim yanımda olmayınca, çok özlediğimden sebep olsa gerek, durmadan onun bloğunu okuyorum. Kelimeleri ustalıkla kullanan muhteşem bir yazar o bana göre. Çünkü yaşadığını yazıyor, hissettiğini anlatıyor. Belki de Urfa'yı çokça özlemesindendir güzel kelimelerin çıkış sebebi. Nasıl ki Ney inler özleminden, koparılıdıktan sonra anavatanından, onunki de işte o misal.. Özledikçe güzelleşiyor kelimeleri.

Özleyen konuşuyor anlayacağınız, baksanıza ben bile kaç gündür hep onun kelimelerine sarılıyorum, çünkü onu çook özledim...

2 yorum: