Bir Yarışma Güncesi ve Arap Aşı

Blogspotta meydana gelen yasak, hepimizi etkiledi ki yazmaya bile isteği kalmıyor insanın zaman zaman. Hala yasak - çözümlenmiş olmasına rağmen - malesef bloglara ulaşılamıyor. DNS değiştirmek, ultrasurf kullanmak çözüm belki ama okuyucuları etkiliyor bu durum. Bir an önce çözümlenmesini diliyorum ve çözümlenmeyecek ise de farklı yollarla kendime artık - yasaklanamayacak - bir platform oluşturmak istiyorum. Bu özellikle oyuncan dükkanı ile ilgili düşüncem, zira oyuncak dükkanı kendi girişimim. Bu yasak neticesinde sekteye uğramasını hiç istemem. Hayırlısı ne diyelim...

Bu aralar ne yazıyorum, ne de blogları okuyorum. Aslına bakarsanız yeni tariflerim, el emeklerim birikmiş durumda ama işte paylaşacağım günleri bekliyorum heyecanla. Yaz geliyor, balkon botanik bahçemde bazı düzenlemeler yaptık. Bir kere tadına vardık ya artık her sene deneyeceğiz bitki yetiştirme işini. Hatta bu sene fideleri saksıda büyütüp bahçede yetiştirme işine devam edeceğiz. Ne kadar bol hava-güneş-su, o kadar iyi... Bakalım gelen günler ne gösterecek bizlere...

Bu arada bir de yarışma heyecanı var üzerimde. Çok zorlu bir yarışma. 32 blogger katılıyor ve 4 hafta sürecek. Her hafta eleme sonucu yarışmacı sayısı yarıya inecek. Bu haftanın teması "geleneksel çorbalarımız". Yarışmaya katılıp katılamayacağım konusunda bir mail almıştım ve yemek yarışmalarını kaçırmayı hiç istemediğimden ve de organizasyonun ciddi olduğunu düşündüğümden hemen olur demiştim. Ardından koskoca bir sepet göndermişler, şaşırdım. Özellikle nescafe kupası gözdem oldu ve yeni .çıkan kavanoz sosuna ( tencere yemekleri sosu ) bayıldım. Öyle ki ekmeğe sürüp yiyorum, tencere yemeklerinde kullanmadan bitecek gibi :))


                          

İlk haftanın teması için öncelikle Konya'mızın eskilerde kalan ve şimdilerde çok da bilinmeyen "Tandır Çorbası" nı yapmayı düşündüm. Ancak yapımı basit ve bir yarışma için uygun olmayabilir diye düşündüm. Konya mutfağı oldukça zengin, seçim yapmam zor oldu ancak Arap Aşı'nda karar kıldım. Çocukluğumdan bu yana değişmeyen acılı ve ekşili lezzetimizdir. Bir ara öğündür bizim için. Kar yağdığı zamanlar yapılır, hamurunun mutlaka kar görmesi gerekir.


Arap Aşı -kesinlikle - tahta kaşıkla yenir. Çok çok kaynatılır, hatta yemek yenirken bir yandan çorba kaynamaya devam eder. Demir kaşıkla zaten yiyemezsiniz, ağzınız yanar. Hamurundan kaşığınıza alır, çorbaya daldırırsınız. Hamuru çorbanın içina kaçırırsanız, bir dahaki sefere Arap Aşı'nı yapma sırası sizdedir. Yani cezanızı çekersiniz :)) Bir tavuk yerken lades kemiğini gördüğümde, bir de Arap Aşı yerken rahmetli büyükbabamı anmadan geçmem. Hamur kaçırmalarda nasıl da espriler yapardı, ne güleç insandı. Bir eşini daha bu dünyada göremeyeceğim, o bambaşkaydı...



Evet, nerden nereye geldik. Yarışmadan bahsetmek için geldim, blog yasağı, büyükbabam, Arap Aşı derken uzadı gitti yazı :))

Kar Güzeli: Arap Aşı

Çocukluğumun en vazgeçilmez hatıraları arasında Arabaş ( Arap Aşı ) partileri vardır. Genellikle geceleri ara öğün gibi yenir. Konya’da “yat-geber”lik* diye tabir edilen öğünümüzde yenir yani  Büyük bakır sinilere yapılan hamurun ortası çorba tasının koyulması için kesilir ve tas ortaya konur. Yer sofrasına oturanlar hep birlikte şen-şakrak bu faslı yaparlar. Arabaş, bir muhabbet vesilesidir bizler için.
Arap Aşı sadece kar yağdığında yapılır. Kar olmadan yenmesini büyükler doğru saymazlar. Hamurun kıvamına gelmesi için kar üzerinde bekletilmesi gerekmektedir.
Arap aşı yenirken dikkat edilmesi gereken bazı püf noktaları vardır. Çorba sürekli ocak üzerinde kaynamalıdır, kaynar kaynar ve özellikle bakır taslar içinde servis yapılmalıdır. Tabi çok sıcak olan bu çorba sadece tahta kaşıkla içilir. Kaşığa önce hamurdan bir parça alınır, ardından hamurun olduğu kaçık çorbaya daldırılır. Arap Aşı’nın muhabbetlerinden biri de, hamuru çorbanın içine kaçıran kişinin bir dahaki sefere cezalı olarak belirlenmesi ve Arap Aşı’nı onun yapmasıdır. Buna “yolunu çekmek” denir. Bunun nedenle hamuru çorbaya kaçırmamak için özel bir çaba sarf edilir.



Hamur Malzemeleri:

9 bardak su

2 bardak un

1.5 tatlı kaşığı tuz



Çorba Malzemeleri:


1 bütün tavuk

4 lt. su

1 kahve kaşığı karabiber

1 kaşık pul biber

1 çay kaşığı tuz

1.5 kaşık domates salçası

1 kaşık biber salçası

4 kaşık un

2 kaşık tereyağ

2 limon suyu

Hamur Yapımı:

• 7 bardak suyu bir tencereye koyun. Tuzu da ekleyip kaynamaya bırakın.

• 2 bardak su ile 2 bardak unu pütür kalmayacak şekilde bir kabın içinde karıştırın.

• Su kaynamaya başlayınca, bir oklava yardımıyla hızlı hızlı karıştırırken kaptaki sıvı hamuru da yavaş yavaş ekleyin.

• Oklava ile karıştırırken, karışım kaynadıktan 5 dk sonra ocaktan alın ve hafif ıslattığınız bakır tepsiye hamuru 1.5 cm kalınlığında dökün.


Hamurun Püf Noktaları:

Hamur kalın olmamalıdır. 1.5 cm kalınlık en ideal ölçüdür.

Hamuru karıştırırken mutlaka oklava kullanılmalıdır.

Arabaş hamurunu dökmek mutlaka kar yağması beklenmelidir.

Çorba Yapımı:


• Tavuğu birkaç parçaya ayırıp üzerine 4 lt. su ekleyip düdüklü tencerede haşlayın. Tavuk etlerini didikleyin. Suyunu kullanılmak üzere ayırın.

• Çorbayı yapacağınız tencerede 1 kaşık tereyağını eritip unu iyice kavurun.

• Haşlanan tavuktan elde ettiğiniz tavuk suyunu kavrulan una yavaş yavaş ekleyin. Bu işlemi yaparken çırpma teliyle hızlı hızlı karıştırın ki topaklanma olmasın.

• Kaynayınca altını kısın ve pişmeye bırakın.

• Bir tavada 1 kaçık tereyağı eritin, domates ve biber salçalarını ekleyip birlikte biraz kavurun. İçine yarım çay bardağı kadar su ekleyin ve bir taşım kaynatın.

• Elde ettiğiniz salçalı karışımı kaynamakta olan meyaneli tavuk suyunun içine ekleyin.

• Çorba tekrar kaynaya başlayınca, didiklenmiş tavuk etlerini de çorbaya ekleyin. En son karabiberi, pul biberi ve 2 limonun suyunu da çorbaya ekleyin.

• 1 saat kadar kaynadıktan sonra çorba servise hazırdır. Hamurun ortasını bir kaşık yardımıyla yuvarlak olarak kesin ve çorba tasının koyulacağı yerdeki hamuru kaldırın.

• Afiyet olsun…

Çorbanın püf noktası:

Arap aşı çorbasının yağının bol olması ve yağın çorbanın üzerinde görünmesidir.

Çorbanın en büyük özelliği çok kaynatılmasıdır.

Çorbanın çok acı olması gerekmektedir. Hatta acısı yetersiz gelirse yerken içine pul biber atılır.

Çorba, tüm misafirler doyup da sofradan kalkıncaya kadar ocakta kaynamaya devam eder; kesinlikle altı söndürülmez.

* Yat – Geber’lik: Konya’da akşam yemeklerinden sonra 22:30 – 00: 30 arasında yapılan hafif atıştırmalıktır. Genellikle kahvaltılıklardan veya Arap Aşı’ndan mütevellittir.

9 yorum:

  1. bizde çok seviyoruz, hamuru tasda kaybetme espirileri bizdede çok yapılırdı...
    :)

    YanıtlaSil
  2. enfes ve leziz bi sunum olmuş sabah sabah sevmesemde canım çekti:)))

    YanıtlaSil
  3. Adaşım ellerine sağlık. Başarılar dilerim

    YanıtlaSil
  4. çok güzel değişik bir çeşit elinize sağlık

    YanıtlaSil
  5. çok güzel değişik bir çeşit elinize sağlık

    YanıtlaSil
  6. ilkdefa duydum ve gördüm.ilginç geldi açıkcası mesala o kadar sıcak yenmesi :)
    ellerinize sağlık
    iyi şanslar

    YanıtlaSil
  7. Allahım!Ben şimdi bu arabaşını(Bizim oralarda Kayseride böyle derler)Ağzımın suları akarak izliyorum.Yapılırmı bu yaaa...En sevdiğim yemeklerden biridir.Maalesef Antalyada pek olmuyor.Hava kışın o kadar soğuk olmadığı için birkaç defa yaptım lezzetini bulamadım.Ellerine sağlık arkadaşım..Beni mesthettin..

    YanıtlaSil
  8. sunumun hakkını vermişsin Hilal'cim:)
    Bende Kayseri'de öğrendim, çok seviyoruz, bayanlar günlerde de yapıyor, yanına da turşu:))

    YanıtlaSil
  9. Merhaba sitenizi yeni kesfettim ve cok begendim. Bizde arabasi av etiyle yapilirdi babam ava gider annem de av etiyle yapar akrabalar toplanirdi:) Sizinde ellerinize saglik cok guzel olmus.

    YanıtlaSil