Survivor Kazananı Nihat Oldu...


Takip ediyor muydunuz bilmiyorum ama ben her sene olduğu gibi survivor'ı bu sene de soluksuz takip ettim. Aslına bakarsanız baştan birkaç bölümü izlemedim. Bu sene izlemeyeceğim dedim ama olmadı, yine başladım ve bitirdim :)

Bu seneki survivor çok farklıydı. 2010 senesinde survivor kızlar-erkeklerde birbirini önceden tanıyan arkadaşlar, nasıl da hırs ve farklı bazı kaygıları dolayısıyla birbirlerinin düşmanı haline gelmişlerdi. Geçen seneki survivor ünlüler - gönüllülerde ise ünlüler birbirlerini çiğ çiğ yiyeceklerdi nerdeyse :S Belki reyting kazandırmışlardı, yağımcıların belkş hoşuna gitmişti bu durum ama bence hiç hoş değildi tutumları.

Gelelim 2012 survivor ünlüler-gönüllüler'e.

Öyle güzel geçti ki bu program. Tam 3 ay adada kaldılar, çok aç kalanlar da oldu, bunalan da, sıkılan da.. Ama birkaç kişinin haricinde dalavere içşine giren olmadı ki o çürük elmalar da zaten elendi gitti. Sona çok güzel bir kadro kaldı.. Bakar mısınız finalde nası lda el ele dayanışma içinde girdiler.



Ve bu güzel kadrodan, finale Nihat Altınkaya ve Hasan kaldı. Biz babannemle - evet yanlış okumadınız, babannem de izliyordu ve hatta tam bir Nihat taraftarıydı - Nihat'ın kazanmasını istiyorduk. Hasan da iyiydi aslında oyunlarda ama Hasan'ın çok fazla hırslı olması açıkçası benim hoşuma gitmiyordu. Vee kazanan Nihat Altınkaya oldu...



Nihat sevincini eşi ve kızıyla birlikte yaşarken, bu sonucun da kızının kısmeti olduğunu belirtti. "Kız çocuğu kısmetiyle gelirmiş" diyerek, sanıyorum bazı erkek çocuk düşkünlerine de ders vermiş oldu.

Saadetleri daim olsun, sevgi ve hürmet içinde büyüsün bu güzel yavru..

Hasılı kelam, bu survivor hakikaten güzeldi...

Ve bir klasik haline gelen bölüme geçiyorum:


        Bu survivordan hangi dersler çıkarılır

  • Ne kadar zor durumda olursanız olun, karakterinizden taviz vermeyin.
  • Size kötülük yapana dahi iylik yapmaya, veya en azından kötülük yapmamaya gayret edin.
  • Ailenizi ve özellikle çocuklarınızı her fırsatta onure edin.
Geçen seneki survivordan çıkardığım dersleri görmek için buraya bakabilirsiniz...



Ek Gıdaya Geçenler İçin - Bebek Omleti


Bebek omleti de neymiş demeyin, ancak böyle bir isim bulabildim. Bundan sonra ek gıdaya geçen anneler için, kendimce uydur kaydır yaptığım tariflerimi de yayınlayacağım. Bu şekilde bir bebek için faydam olursa ne güzel. Paylaşıldıkça fikirler çoğalıyor. Örneğin ben bu omleti paylaştğımda bir arkadaşım içine domstes ve sarımsak da koyduğundan bahsetti. Benim hiç aklıma gelmemişti bu. Ben de deneyeceğim. İşte tam da bu nedenden dolayı paylaşmak istedim. Sizler de yaptığınız farklı bebek tarifleriniz varsa lütfen benimle paylaşın, ki bu tarifleri çoğaltalım ve takipçilerimize ulaştıralım.

Şimdi gelelim tarifimize...

Malzemeler:

  • 2 bıldırcın yumurtası
  • 1 çay kaşığı mısır unu ( dilerseniz başka çeşit bir un da kullanabilirsiniz )
  • 2 çay kaşığı peynir
  • 1 çay kaşığı tereyağ
  • 1 yemek kaşığı süt
  • 1 çay kaşığı ince dövülmüş ceviz

Yapılışı:

  • Terayağ hariç tüm malzemeleri bir kapta güzelce çırpın.
  • Tereyağını tavada eritin, karışımız da döküp güzelce pişirin.
  • Afiyet olsun bebeğinize :)
Not: Bu şekliyle bebek yutmakta zorlanırsa içine biraz süt ekleyip verebilirsiniz. 

Önemli Not: Bebeğinizin kaç aylık olduğuna, onun içerikteki malzemelerden yeme durumuna siz karar vereceksiniz. Benim buradaki paylaşımlarım bilgilendirme amaçlıdır. Farklı kombinasyonlarını sizler de çoğaltabilirsiniz.
 


Gemileri Yakmak...

"Gemileri Yakmak" tabirini eminim duymuşsunuzdur. Bugün size bu tabir nasıl ortaya çıkmış, ondan bahsedeceğim. Eminim bilenler vardır Tarık Bin Ziyad'ı ve gemileri yakma tavrını. Bazen, başka çıkar yol kalmadığında, gemileri yakmaktan başka çıkar yolunuz kalmaz. Bu durumda durup düşünmek hatadır kanaatimce. Gemileri yakıp, var gücünüzle o işe asılmalısınız ki, hedefe giden yol ne kadar çetin olursa olsun, aşabilesiniz.

7000 kişilik ordusu ile Cebelitarık Boğazı'nı (ki boğaz Cebelitarık adını Tarık Bin Ziyad'dan almıştır) geçen Tarık bin Ziyad İspanya'ya çıkar çıkmaz ilk iş olarak gemilerini yaktırarak askerlerinin geri dönme umudunu kırdı. Askerlerine şu tarihi sözleri söyledi: “—Arkanızda düşman gibi deniz, önünüzde deniz gibi düşman. Nereye kaçacaksınız? Vallahi sizin için ancak sadakat ve sabır kalmıştır. Düşmanın silahı, teçhizatı ve erzakı boldur. Sizin silah olarak ancak kılıçlarınız, erzak olarak da düşmanın elinden sahip olabileceğiniz vardır.

Bu olaydan sonra, kendilerinden sayıca ve kuvvetce fazla olmasına rağmen, Tarık Bin Ziyad'ın ordusu İspanya'da zafer kazanırlar. Çünkü çıkış yolu kalmamıştır onlar için. Gemiler yakılmıştır...

Hayatta bazen gemileri yakmak lazım...
Korkmamak, yılmamak, cesaret göstermek lazım.
Tarık Bin Ziyad gibi tavır sergilemek lazım bazen...

Unutmamalı...

Yediklerimiz GIDA mı, teknolojik YARATIKLAR mı???

Sabah dinlediğim bu videodan sonra günüm feci bir hal aldı diyebilirim. Daha önce sizlerle Arsenikli tavuk, süt tozu ve food inc belgeseli hakkında yazılarımı paylaşmıştım. Durumun vehameti hakkında az çok bilgimiz olsa da, her yeni bilgi beni yeniden çökertiyor adeta. Gıdanın endüstrileştirilmesi, adeta modern katillik gibi. UHT sütler hakkında Kemal Özer'in aşağıdaki videoda anlattıkları, beynimin içinde dönüp dolaşıyor. Güvenilir bir satıcıdan açık süt alıp kaynatarak oğluma içirdiğim halde, UHT süt kullandığım dönemler de olmadı değil. Kaldı ki, bu sabah içtiğim kahveme de UHT süt eklemiştim :( Yediğimiz yoğurtlar, içtiğimiz hazır ayranlar, beyaz ekmek !!!! Kemal Özer'in dediğine göre ekmeğin üzerine sağlığa zararlıdır ibaresi yazılmalıymış :( İlahi, sanarsın ki sigara içiyoruz. Yok değil, baya bildiğin ekmek yiyoruz ama içten içe kemiriyormuş meğer o ekmek bizi ...Ben bu gidişle geçenlerde yaptığım ekmekten başkasını yemeyeceğim.. diyeceğim ama... Aldığım un ne kadar güvenli ondan da emin değilim ki... Ferdi Tayfur'un yıllar önce söylediği "Hadi gel köyümüze geri gönelim" şarkısını şimdi anlıyorum galiba. Yana döne köyü olan arkadaşlardan tam buğday unu arıyorum, tavuk ve büyükbaş hayvan da cabası.

Tüm bunların yanında, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı firmaları deşifre etti. Üstelik belki inanamayacaksınız ama bu firmaların içinde PINAR da var. Buyrun bu linkten gözlerinizle görün. %100 dana yazan Pınar sosisin içinden kanatlı eti çıktığı tesbit edildiği gibi, deşifre edilen diğer firmaların ürünlerinde de at eti, eşek eti, domuz eti vb şeylere rastlanmış. Tabi bu bir kısmı, umarım devamı da gelir de biraz bu konularda bilinçleniriz.


KanalA-29-03-2012 ile ozerkemal

Nasıl olacak bilemiyorum, sonumuz bu gidişle ne olacak bilemiyorum.

Hayır olsun, gözümüz açık olsun, uyumayalım diyebiliyorum...

Sevgiyle...

Bir Türkçe Olimpiyatları Daha...

Her sene Mayıs ayı gelince, bir heyecan başlıyor bende.

Çook heyecanla takip ediyorum Türkçe Olimpiyatlarını

Bu sene 10. su düzenlendi

Ya Ankara'da ya da Konya'da kaçırmadan canlı performanslara katılıyordum ama bu sene nasip olmadı

Özellikle GİDERİM performansını canlı izlemeyi çook isterdim doğrusu. Dinleyin bakın ne kadar da Ahmet Kaya'ya benziyor sesi...










Yarışma birincisini dinlemek isterseniz, işte o da burada:







Kremalı Yoğurt Yapımı


En severek yediğim şey şu sıralar yoğurt. Havaların da ısınmasıyla da yoğurt sanırım vazgeçilmez bir besin olacak. Sıcak havalarda en sevdiğim içecek ayrandır çünkü. 

Daha önce evde farklı yöntemlerle yaptığım yoğurtlarımı paylaşmıştım sizlerle. Bu da bir ilk oldu ve yoğurdu kremalı olarak denedim. İnternette bir yerde okumuştum bir süre önce. Hazır evde de krema varken bir deneyim dedim. Kıvam bakımından diğer yoğurtlarım gibiydi, güzeldi. Tadı ise böyle yoğurt ve krema arası, daha - nasıl anlatsam - soft olmuş. Anlatmaya çalıştım ama başaramadım galiba:)

Neyse, şimdi tarife geçiyorum:

 Malzemeler:

3 lt süt
1 kutu krema - 200 ml
1 su bardağı kadar yoğurt - ben dost yoğurt tercih ediyorum
1 tatlı kaşığı şeker - kıvamı daha sert oluyor, su gibi olmasını engelliyor

Yapılışı:
  • Öncelikle yoğurdu, çok az süt ile ezin.
  • Sütü ılık olacak şekilde ısıtın. Sıcak da soğuk da olmamalı
  • ezdiğiniz yoğurdu, kremayı ve şekeri ilave edip iyice karıştırın.
  • Yoğurt yapacağınız kaba bu karışımı dökün ve üzerine bir kapak örtün. Ancak bu kapak tam olarak örtülmemeli. Mesela kapağı yan olarak koyun. Sadece yoğurdu saracağımız bezin içine girmemesi için kapak örtüyoruz. Tam olarak kapatırsanız yoğurt ekşir.
  • Kalınca bir beze  yoğurt kabını sarın. Isısını muhafaza edip mayalanması için 5 saat kadar bekletin.
  • 5 saatin sonunda bezi açın ama yoğurdu hiç hareket ettirmeyin. Yoğrdun ilk ısısı çıkıp soğuyunca sarsmadan buzdolabına kaldırın.
  • Ertesi gün afiyetle yiyebilirsiniz:)