Tarifim İlk 10'a Girdi, Hediye Paketim Geldi



Selva makarna hem lezzetinden dolayı tercihim, hem de malum Konya'mızın güzide bir markası olması hasebiyle vazgeçmediğim bir markadır. Ünlü blogcu ve Selva Makarna reklamlarının kahramanı:) Devletşah'ın videolu anlatımıyla Bizim Usül Makarna adlı siteden farklı makarnalı tarifler yayınlanıyor. Ben de Nisan ayında bir yarışma olduğunu görmüş ve aşağıdaki Makarnalı İskender tarifini göndermiştim. Aslına bakarsanız sonrasında unutmuştum ama geçen gün bir mail aldım, ilk10'a girdiğimi öğrendim. İşte yukardaki şirin paket geldi adresime. 


Selva makarna ile yapılmış harika tariflerin olduğu bu kitapçıktan da göndermişler. Bende zaten vardı, artık bunu da makarna yemeyi ve yapmayı seven bir arkadaşıma hediye edeceğim:)

Selvanın ununu çok beğeniyorum, makarnaları zaten harika. Sadece şipşak makarnasını 3 dk'dan fazla pişirdiğim için hamur olmuştu. Onu çok dikkatli yapmak gerekiyor. Ancak ıspanaklı mantısını hiç denememiştim. Bakalım deneyeceğim, beğenirsem de sizinle paylaşacağım.

Teşekkürler Selva...

İşte yarışmaya gönderdiğim tarif:
MAKARNALI İSKENDER

Malzemeler:
1 paket selva makarna ( boru )
5 yemek kaşığı tereyağ
2 yemek kaşığı salça
Yarım kilo bifteklik parça et
Yarım kilo süzme yoğurt
1 parça dana kemik

İlk olarak düdüklü tencerede kemik, su ve tuz ile haşlanır. Burada maksat kemik suyu elde etmektir. Elde edilen kemik suyu ile ( 2 litre ) 1 paket makarna haşlanır. Diğer tarafta hafif donsurulmuş parça et, ince ince yaprak şeklinde doğranır. Çok az su ile haşlanır ve hemen sıcağıyla kızdırılmış 3 kaşık tereyağın içine alınır. Tereyağının lezzeti ete geçtikten sonra biraz tuz eklenir. Ardından geniş bir kaba alınan makarnanın üzerine biraz su ile seyreltilmiş yoğurt dökülür. Yoğurdun üstüne tereyağında kızartılmış et konur. En son 2 kaşık tereyağı eritilir, içine salça eklenir ve makarnalı iskenderin üzerine dökülerek afiyetle yenir. Dilerseniz üzerini maydonoz ile süsleyebilirsiniz.

ÖNERİ: Konya'ya yolunuz düşerse Kule Site 2. kattaki Selva Makarna'ya mutlaka uğrayıp o harika soslarıyla birbirinden ilginç makarnalardan mutlaka tadın. Dışarda makarna mı yenir önyargılarımı birkaç yıl önce bitiren yer " Selva Makarna / Kule Site 2. Katta"...



Yabanmersinli - Çilekli Pasta


Öncelikle, dün bir haber aldım ki havalara uçtum. 7 senedir anne olmayı bekleyen canım arkadaşım Ayşe karnındaki minik misafirle anneliği tatmaya başlamış bile...
Diğer yandan sevgili komşum Fatma da sabırsızlıkla beklediği Hamza'sını kaybetti. Çok çok üzüldüm, geçmiş olsun diyorum. İşte burada duygu yüklü yazısı var.

Ne kadar zaman oldu bu pastayı yapalı ama malum denetim beni bırakmadı ki paylaşayım:)) Mesainin son dakikaları biraz mola vereyim dedim ve işte yabanmersinli pratik pasta...


Kekini burada anlattığım yöntemle tencerede yaptım. Tencere keki özellikle yaşpastalar için harika. Yumuşacık ve nemli oluyor...


Kreması ise buradakinin aynısı. Sadece yaparken içine 3 kaşık burada yapımını anlattığım çilek marmelatıından ekleyip çilekli puding haline getiriyoruz:) Tencere kekini 3 eşit parçaya böldüm. Her katına ayrı ayrı yaptığım pudingten sürdüm. Yapım aşamaları yukarıda sıralı görünüyor. 


En son üzerine yaban mersinleri ile süsleme yaptım. Şirin bir görüntüsü oldu. 

Not: Misafire servis yaparken, sakın ben gibi tabanındaki yağlı kağıdı çıkarmayı unutmayın:))




Öncesiyle / Sonrasıyla ( Yenileme Çalışmaları )


Peçete tanıdık geldi öyle değil mi :)
İlk olarak buradaki kutuyu aynı peçetenin yarısı ile yenilemiştim. Peçetenin kalan yarısını ne mi yaptım?


Sıradan bir sıvı sabunluk bu, plastikten. Bu arada belirtmeden geçmeyim, uzun zamandır BİM'de satılan Berry Sıvı Sabun'u kullanıyoruz. Çok memnunum, diğerlerinden daha çok hoşuma gitti ve kullananlar da hep beğeniyorlar. Herneyse, düşündüm de plastik boyanabiliyor, peçete dekope edilebiliyor. O halde neden bunları yenilemeyim ki. İki tane sıvı sabunluk yaptım işte birisi de bu:


Dediğim gibi peçetenin kalan yarısı ile 2 adet sabunluk yaptım, ama bitmedi. O yarıdan kalan diğer parça ile de bir kutu süsledim:)


Bu kutunun aynısını, farklı bir peçete ile yenilemiştim. İşte burada paylaşmıştım sizinle.  


Boyacı gibi oldum galiba:)) Ama iyi geliyor, hemen bitiyor, kolay ve bir o kadar zevkli. Hem de çok şık duruyor. 

Diğer dekopaj çalışmalarım için tık tık...



Son gelişmeler

İki satır yazacak fırsatı bulmuşken, minik adam anneanne ve babaanne ile yürüyüşe çıkmışken, size hemen bahsedeyim son gelişmelerden...

Önümüzdeki hafta olması planlanan denetimimiz - şükür ki - denetmenlerin vakit darlıklarından dolayı temmuz sonuna ertelendi. İyi ki de öyle oldu, elim ayağıma karışmıştı. Artık neresinden tutacağımı bilemez halde koşturuyordum. Neyse ki tam denetim öncesi stajyerim aradı başlayabilir miyim staja diye. Koş gel dedim:)) Öyle çalışkan ki, işe girmek isterse kesinlikle referans olacağım:))

Çok yoğunum hala, ve işler tam anlamıyla bitti demeden de kendime işyerinde vakit ayırmak yok. Günde 2 kez kahve bir de yemek yemenin dışında kendime izin vermiyorum. Hatta kahvemi de iş yaparken içtiğim göz önüne alınırsa ( her zaman buz gibi oluyor - iş yaparken kendinden geçenlerdenim :)) , sanırım sadece yemek molam var.

Bu arada evde bol bol kışlık hazırladım. Aslında foto çekip sizlerle paylaşacaktım ama olmadı:)) Şarj edilebilir pillerim SOS verince, neyse dedim bu kez de böyle olsun.. Bezelye, taze fasülye, mısır, domates, dolmalık biberlerim hazırlandı ve dondurucuda yerlerini aldı. Ne kadar pratik iş varsa yapmalıyım çalışan annelere çok çok lazım oluyor...Bu arada bol bol çilek marmelatı ve reçeli yaptım, sanırım gözüm döndü:) Napalım artık girip çıkıp yeriz:)) Sırada kayısı pestili var ama Konya'ya bu ara sürekli yağmur yağıyor. Yani güneşli olmuyor hava çok fazla. pestil için hakkaten yakıcı bir güneşe ihtiyacım var. Hayırlısı...

Çok şirin dekopajlarım, dekorasyon ve kitap önerilerim, yemek ve pastalarım var paylaşılmayı beklenen. Ve ben onları sizinle paylaşmak için can atıyorum. İlk fırsatta...

Sözlerimi bitirirken, kesinlikle maydonozu minik bir saksı da olsa ekin diyorum. Her daim yardımcı:)) Her an taze...

Urfatutkunu seni çook özledim. Son yazısını mutlaka okuyun diyorum, harika bir buluşma.. 
Aynı buluşma ile ilgili Gümüş Tepsi'nin yazısı da işte burada....

Selamet ve sağlıkla kalın...



Kabak Yatağında Köfte




Hemen söyleyim, kendimce türettiğim bu yemeğin adını bilmediğimden ben koydum:)  Kabak yatağında köfte... Bunun patlıcanlı versiyonunu bana halam anlatmıştı, kabaklısı güzel oldu bakalım patlıcanlısını ne zaman deneyeceğim:)

Kabağın en sevdiğim hali. İlk olarak 4 yıl kadar önce yapmıştım bu yemeği. Hala da çok severek yaparım ve yerim :)) Konya'nın meşhur kara kabağı. Bilirsiniz bir açık yeşil kabak vardır, bir de ördek başı koyu yeşil olan. Bizim burda genelde kara kabak denen o koyu yeşil kabak tercih edilir. Benim içinse kabak olması yeterli:))


Hemen tarife geçeyim: 
Malzemeler:
5-6 kabak ( ince olmalı )
Kıyma ( 200 gr )
Rendelenmiş soğan ( 1 adet )
Ekmek içi
Yumurta ( 1 adet )
Baharatlar ( köfte için ) 
1/2 yemek kaşığı salça
Tuz
Sıvıyağ

Öncelikle köfteyi hazırlamak için kıymanın içine rendelenmiş soğanı, ekmek içini, yumurtayı ve diledğiniz tüm baharatları koyun. İyice yoğurun, en son bir kaç kez harcı alıp yoğurduğunuz kaba sertçe atın. Köftenin en önemli püf noktası bu. Ardından bu harcı bir kenarda bekletirken kabaklarınızı ince ince keseceksiniz. Ancak bu kesme işlemini yaparken bir kenarına geldiğinizde koparmadan bırakacaksınız. Böylece bir bant üzerine dizilmiş teker konumuna gelecek kabaklar:))

Kabakların arasını yavaşça açıp ( koparmamaya dikkat edin ), içine köfte harcından ekleyin. Bu şekilde hazırlanan kabakları, sıvıyağ koyduğunuz bir tencereye dizin. Yarım bardak su ile seyrelttiğiniz salçayı da üzerine gezdirin ve ocağın altını açın. Salçanız tuzsuz ise biraz tuz ekleyin, tuzluysa gerek yok. 



Afiyet olsun...



Kirazlı kek ve süslemeler





Bu postu sevgili Kaymaçinanın bıraktığı yorum üzerine yazıyorum. Akşamları evden internete girip biriken tariflerimi yayınlamaya çalışacağım. Ne güzel böyle aranmak, sorulmak, takip edilmek ve özlenmek...

Yukarıdaki pastaların keki, kirazlı ve tarçınlıdır. Minik kaşif düşünülerek yapılmıştır. Sonrasında da babalar günü hasebiyle kek kalıplarla kesilip üzerine hafif bir krema ve çilek ile süslemeler. Bu durumda keki minik için, süslenmiş hali de babası için yapılmış oldu ama anne hepsinden fazla yedi:)))

Bu arada şaşırıp 1 hafta önce kutladık babalar gününü:) Bu sene de böyle olsun napalım:))


Raporlara Gömülen Hilal Ne Yapar:)



Mesai bitti, az önce paydos zili çaldı. 
Ben acele ile servisi de kaçırmadan hemen size yazıp kaçacağım:)
Öncelikle belirteyim, özledim sizleri. Maille halimi hatırımı soran sevgili dostlarım a da ayrıca bir teşekkürü borç bilirim. 
Bugün bol bol raporlamadan dolayı kafamdaki nöronlar cız cız ses çıkarır oldu:)) Olsun işleyen demir ışıldarmış:))
Ben demiri ışıldatırken, AD'nin bu haftaki konusuna da yazmadan edemedim. 
İşte buyrun buradan, bloğuma yazamadım AD'deki yazımı okuyun en azından sevgili dostlar. 
Şimdi koşarak servise gidiyorum, hepinize güzel bir akşam diliyorum. 
Yarın siz bloglarınızla ben de raporlarımla buluşuncaya dek hoşçakalın:))

Not: Fotoğraf gününü şaşırıp 1 hafta önce kutladığımız babalar günü pastasına aittir:))

Bir Akü Kaç Hareket Yaptırır ?

24 V, 7 ah bir akü tek mafsallı bir mekanizmaya kaç hareket yaptırır dersiniz?
Peki mafsalları artırır, hareketli mekanizmayı çoğaltırsanız?
Elbette ki akünün ömrü kısalır, daha çabuk şarj etmeniz gerekir..

Bir elektronikçi böyle bir giriş yaptıktan sonra konuyu nereye bağlar sizce :)
Diğer elektronikçileri bilmem ama ben biz kadınlara bağlayacağım.. Ve anneliğe elbette...

Malum denetlenecek olmamız nedeniyle, özellikle hafta başından bu yana ( bu tabiri kullanmam yerinde olaca ) dört nala çalışıyorum. Arada tökezlediğim de oluyor elbet , sıkıldığım, bunaldığım... Tabi insanız, robot değiliz, olacak bunlar sık dişini 3 hafta kaldı diyorum kendi kendime... Pollyannacılığı da severim aslında, iyi yanından bakarsak geçen denetimde 2 günde 2 kilo vermiştim, hmmm kulağa da yağlara da çok iyi geliyor diyorum:))  Ha gayret devam...

Şaka bir yana bu iş yetişmek durumunda ve sadece bu denetim işi yok. Araya satışlar, proformalar, sevkiyatlar, kılavuzlar da girmiyor değil. Yorgunluk, koşturmaca, dozunda - yapıcı stres ( stresin yapıcısı mı olur demeyin, bence oluyor:) ). Takviye motor kuvveti lazım şu ara bana:) Bir de bol bol zaman.

Şimdi bu anlattıklarım işin sadece tek yüzü, yani işyerine dönük olan yüzü. Bu işin bir de evde bekleyen tatlı yüzü var:)Meraklı minik sizinle birlikte sağı solu keşfetmek için de yollarınızı gözlüyor. E hal böyle olunca ona yoruldum da diyemiyorsunuz. Akşama kadar ayaklarınıza kara sular inse de, elinizden tutup sizi çekiştirdiğinde herşeyi unutup hayata yeniden başlamanız gerekiyor. Sanki yeniden uyandınız, sanki gün yeni başlıyor, koşturmaca hiç olmadı, daha yeni başlayacaksınız sanki herşeye... O size günlük marifetlerini sergilemek için can atarken, yoruldum oğlum diyemiyorsunuz. Ona yorgunlluğunuzu belli etmeyecek bir mafsal kuvveti, gülümsemeyi dudaklarınızdan eksiltmeyecek bir anne surat ve herşeyden önce yorgunluklarınız derecesinde büyüyüp kocaman olmuş sevgi yumağınızla geliyorsunuz. Huzurunuz çünkü o sizin.

Şimdi olayı başa alıyoruz. 
Bir akü düşünün, 24 V 7ah.
Aküyü ne kadar kullanırsanız o kadar boşalıyor, doldurmanız gerekiyor.
Bir birim işyeri,bir birim akşam gelen misafir
bir birim meraklı minik
birkaç birim de vs vs vs...
Derken akü bitmeye başlıyor...

Boşalan aküyü doldurmak için anneler..
Sakın ha çantanızdan şarj fişinizi çıkarmayın. Son derece elzem, son derece önemli:) 
Boşaldıkça doldurun kendinizi. Meraklı miniğin yanına girmeden, daha asansör kabininden inmeden doldurun bataryanızı. 
Yüzünüze koca bir gülümseme, ayaklarınıza derman, kalbinize de sonsuz sevginizi koyup anahtarı çevirin yeni dünyanıza..
Kapıyı kapatınca da gün boyu olan herşeyi unutun, bırakın onlar sizi beklesinler kaldıkları yerde, ertesi gün buluşuncaya dek....


Bizden Kısa Kısa



Bu şirin kek kalıplarına bayıldım:)
Urfatutkunu'ndan aldım:)  Baktım bu şirin şeyler çok çok güzel, sormadan kaptım elinden:)))



Bu arada bizden son haberler
Aslıhan daha iyi, tamamen tuzsuz yiyor ona kocaman bir MaşaAllah.
Ben deseniz, sanırım işe gittiğimden gelene kadar hiç oturmuyorum masamda.
Sadece birkaç dakika...
Ama yetiştirmek için çok daha fazla çalışmalıyım... Lütfen dua...



Bu arada evden internete bağlanmak konusunda baya katıyım.
Yoksa katıydım mı demeliydim:)
Sizi özledim, post girmeden duramadım :)
Bu arada sevgili komşum Fatma dün akşam beni fener alayına çağırmış. Ama kapı zilini duymadım o an mikserle hemhal olduğumdan. Çocukluğumdan kalma çook güzel bir gelenek için herkes dışardaydı ama ben kaçırdım bu sene. Fenerleri alıp dışarda eğlenen komşularım için işte buraya bir tık...
Hepinize iyi geceler dilerken, bu kekin tarifi için buraya tıklamanızı öneriyorum...

Çok çalışmalıyım çok!!!



Çok çalışmam lazım çook :)
Tanıyanlar biliyorlar, senede iki kez denetim geçiriyoruz firmada kalite birimi olarak.
Denetimin biri benle diğeri ise direk urfatutkunu ile ilgili. Yani ilgili derken direk ilk sorumlulardan bahsediyorum.
Şimdi malum urfatutkunu yok:( 3 ay raporlu ve onun vekaleti de bende. yani direk 2 denetim de bana kaldı...
Şu aralar öyle yoğunum ki, yorum da bırakamıyorum sizlere nolur kusura bakmayın arkadaşlar.
Eklediğim yazılar da daha önce taslak olarak kaydettiklerimden. 
Temmuzun ilk haftası denetimimiz, sizlerden dua istiyorum.

Bu arada istediğim birşey daha var. Bugün urfatutkunundan da istedim ama o çözüm bulamadı:))
Bu 24 saati, nasıl 48 saate çıkarırız? Bilen varsa benimle paylaşsın olmaz mı:))
Çook zaman lazım bana şu ara çoook...

Patates Kroket



Çok çok lezzetli, çok da kolay. Mutlaka tavsiye ediyorum arkadaşlar. Ben kroket tarifini her zaman olduğu gibi yine kendime göre değiştirdim. Kendi tarifimi veriyorum:

Malzemeler:
3 orta boy patates
yarım bardak çökelek
1 yumurta
Buğday nişastası
Maydonoz
tuz

Kızartmak için sıvıyağ

Dışına galeta unu

Normalde patates kroket haşlanmış patatesten yapılıyor. Ancak ben patatesleri rendeleyip teflon tavada çok az yağda iyice kavurdum. Patates soğumadan hemen içine çökelek, yumurta ve özellikle nişastayı koyup yoğurmak gerekiyor. Böylece kızartırken çok yağ çekmiyor. Kroketin püf noktası bu. Normalde mısır nişastası ile yapılıyor kroket ama ben buğday ile de yapıyorum tadı da çok güzel oluyor. Şekil alacak kıvama geldiğinde nişasta eklemeyi bırakıp uzun uzun yumurta gibi şekil verin ve galeta ununa bulayıp kızartın. Bu arada ben galeta unu olarak, köftelik blenderda çektiğim ekmeklerimi kullanıyorum.

Somon Fileto





Besleyici ve lezzetli...
Somon sevenler buraya. Çok az sıvıyağı teflon tavaya sürün. Sadece ilk etapta yapışmaması için. Hafif tuzladığınız somonları kızgın teflona koyun ve iyice kızarana kadar pişirin. Somon çok yağlı olduğundan zaten kendi yağını bırakıyor.



Tabaktaki ekşi otlar ve çeri domatesler mini balkon bahçemizden. Fotoğraftaki tüm domateslerimizi topladık. Bakalım yenileri ne zaman olacak :)







Sim Sırma




Sim - Sırma...
Üniversite yıllarımda öğrendiğim en özel uğraş...
Hem okul - hem sim kursuna gittiğim o dönemler...
Zor olmuyor muydu? Hayır.. Çünkü yıllarca aradığım ve sonunda bulduğum çok özel bir uğraştı Sim-sırma...










Simler çile şeklinde satılıyor. Bu çileleri alıp makaralara aktarıyoruz.









Ve işte sim-sırma süsleme malzemeleri. Bu süslemeler yapmadığımızda adı maraş işi diye anılıyor. Sim-Sırma ise mutlaka süsleme ile yapılıyor.







İşte bunlar da kalıplar. Özel bir kartondan ilk kat kesilir. Bu kalıp bir röntgen filmine yapıştırılır ve tekrar kesilir. Son olarak bir kat daha kartona yapıştırılır ve kesilir. yani en az 3 kat olur sim-sırmanın kalıpları.











Diğer sim-sırma çalışmalarım için tık tık...