...::: Sim - Sırma :::...

Üniversiteye giderken, tramvayda bir ilan gördüm. Kar-mek kursları başlıyor.. Yani Karatay Belediyesi Meslek Edindirme Kursları.. O an ööyle sevindim ki.. Şaşırmayın, kurs heryerde çok ama ben o zamana kadar hep Sim-Sırma'yı öğrenmek istemiş, ancak öğreten yer bulamamıştım. Bir anda karşıma çıkıp beni şaşırtan bu kursun kayıt şartlarını sormak için teledon numarasını kaydettim ve hemen arayıp belediye ile görüştüm. Ve sonrasında en acilinden gidip kaydımı yaptırdım. Sim - Sırma'yı en çok eski kaftanlarda ve cami mihrap örtülerinde görebilirsiniz. Herneyse kayıt işlemi tamamlandı, kurs gününü öğrenip sevinçle eve geri döndüm. Kurs zamanı gelince gittim ve çok sevgili Hocam Nebahat Endam ile tanıştım. Kendisi hem çok nazik, zarif bir bayandı, hem de çok hoşgörülüydü. Sağolsun benim üniversite öğrencisi olduğumu bildiğinden, kurs saatlerimi esnek tutuyordu. Onun bu hoşgörüsü olmasa, bu çok sevdiğim sanatı öğrenemeyecektim malesef.




O sene okul ve kurs arasında mekik dokudum. Üstelik kurs Mevlana Türbesi'nin yanında, kampüs ise bosna hersek mahallesindeydi. Yani nereden baksanız arası 30 km.. Olsun insan isteyince herşeyi yapıyor. Ertesi sene tüm zamanlı olarak kursa devam ettim çünkü okula bir sene ara vermeye karar verdim. Yani ben deyim 1,5, siz deyin 2 senede bu sanatı öğrenmeye çalıştım. Çok çok zor, ama öyle kıymetli ki benim için. Sim Sırma, ahşaptan özel bir tezgahta yapılıyor. Sandalye ile oturuyor işleme yapıyorsunuz. Tezgaha kumaşı 2 kenardan dikip, diğer kalan 2 taraftan ise son derece gergin hale getiriyorsunuz kumaşı. Genellikle kadife kumaşa işleme yapılıyor. Satene de yapılıyor ancak saten çok çok daha özenli bir çalışma gerektiriyor. Bu gördüğünüz işlemelerin içinde 2 kat karton 1 kat da röntgen filmi bulunuyor. yani 3 katlı bir malzemeden kalıplar halinde yapacağınız deseni kesiyor ve kumaşa düzenlice yapıştırıyorsunuz. Ardından da sarar gibi işlemeye başlıyorsunuz. Üst yüzeyde Sim Sırma, alt yüzeyde ise balmumu ile kaplanmış ip bulunuyor.





Umarım bu güzel sanat unutulup gitmez, çoğalır, yaşar da nesillerden nesillere aktarılır..


Sevgiyle kalın..

Keçe Çalışmalarım - 1


Bu keçe ne güzel birşeymiş. Kendi kendime hayıflanıyorum ben neden geç keşfettim keçeyi diye. Neyse kısmet bu güneymiş diyelim geç olsun güç olmasın. İlk olarak bir arkadaşıma hediye etmek üzere bu kuşu yaptım. Aşağıdaki fotoda da MUTLU YILLAR .. yazısını görebilirsiniz. Yazı ile de hoş olduğu kanaatindeyim.






Aşağıdaki ayıcık ile kurabiye kalıpları ile yapıldı:) Bunu da hediye olarak yaptım, bakalım ilk hediyelerimiz gönderildikleri kişiyi sevindirecekler mi?



Fırında Kaşarlı Mantar


Merhabalar;
Mantar sevmeyen var mı aramızda ? Eminim varsa bile çok azdır sevmeyen. Elbette kültür mantarından bahsediyorum. Yapılışı hem çok kolay, hem de çok kısa sürede hazırlanabilen bir aparatif.

Malzemeler:

Dilediğiniz kadar mantar
Tereyağ
Tuz, karabiber
Kaşar Peyniri

Mantarların sap kısımları ile şapka kısımlarını ayırın. Şapkaların kırılmamasına özen gösterin. Tereyağla çok az yağlanmış tepsiye çapkaları dizin. Her şapkanın içine biraz tuz ve karabiber ekip, yarım çay kaşığı tereyağ koyun. 150 derecede 10 dk kadar mantarları pişirdikten sonra, pişme durumlarını da kontrol ederek her şapkanın içine minik kesilmiş kaşar peynirlerini koyun ve tepsiyi fırının üst gözüne alın. Üst gözde kaşarların kızarması daha hızlı olacaktır. Aman sıcakken yemeye bakın, sıcak yenirse daha bir lezzetli oluyor çünkü.


                             

Afiyet olsun.


Ekmekliğimin Yeni Hali


Bu yapışkanlı kağıtlar ne kadar işe yarıyor böyle. Şimdilik kutut süsleme ve ekmeklik yenileme işlerimde kullansam da, yepyeni fikirlerim var yapışkanlı kağıtlarla ilgili. yakında sizlerle paylaşacağım kısmetse.



Ekmekliğimin ilk hali işte böyeydi:




Sadece yapışkanlı folyo ile kapladım ve ardından bir de kurdele ile şenlendirdim :) Hepsi bu. ama yepyeni bir hale büründü, ben çok sevdim yeni halini..

...:::AŞURE GÜNÜ:::...


Cumartesi günü aşure pişirmeye niyetlendim, ancak işlerimi yetiştiremediğimden - ki malum cumartesi yarım gün de olsa çalışıyoruz - pazar gününe erteledim. Zaten bir önceki günden fasülye, nohut ve buğdayı ıslatmıştım. Kuru kayısı ve kuru eriği de, aşureyi pişirmeye başlamadan hemen önce ıslattım. Ancak bunları ıslatmadan da koyabilirsiniz.



Öncelikle şunu belirteyim yukarıdaki aşure resmi, bu linkte görmüş olduğunuz gibi geçtiğimiz senelerde yapmış olduğum aşurenin resmi. Bu sene yeni resim çekmedim ancak aşureyi bu kez farklı bir yöntemle yaptım. Farklı yöntem derken önceden sizlerle paylaştığım tariften farklı demek istiyorum.




Malzemeler:

1 su bardağı nohut
1 su bardağı fasülye
2 su bardağı buğday
1 avuç kuru kayısı
8 adet kuru incir
( Erikleri ıslattım ama koymadım ben )
Kuş üzümü
Yterince şeker ve su
2 adet karanfil
üzeri için sındık, fıstık , kenevir vb seveceğiniz üst malzemesi


Öncelikle fasülye, nohut ve buğdayı ayrı ayrı haşlayın. Haşlandıkları suları gökmeyin. Haşlandıktan sonra 3 malzzemeyi de karıştırın, gerekirse üzerine su ilave edin ve yüksek ateşte kaynamaya bırakın. 10 dk kadar kaynayıp özleşsin. Hala kaynamakta olan aşure malzemesinin içine, doğradığınız kayısı ve inciri atın. Bu malzemeleri aşureye atmadan iyice yıkayın, İncirin çekirdeklerinden bir kızmı çıkacaktır böylece. Hem de kuru kayısıyı yemeden önce mutlaka yıkamak gerekir. Bunlardan sonra üzümü ve karnfili de atın ve kaynatmaya devam edin. En son kıvama geldi dediğinizde yavaş yavaş şeker ilave edin. Arada tadına bakın ki şekerinin kıvama geldiğini anlayın. Aşurenin pişmesi bu kadar. Bir sevis tabağına alıp üzerini süsleyin.


Önemli Not:

Kişnişi aşureyi süslerken kullanacaksanız, kişnişi bir kaba koyun üzerine su doldurun. Yukarı çıkan kişnişleri elinizle toplayın ve teflon tavaya alın. Ocağı yakın ve tavanın kapağını kapatın çünkü kişniş sıçrar. burada karıştırarak kavurun. Kişnişi koyduğunuz suyun dibine çöken kum ve çalkıllara hayret edeceksiniz.






Doğum Günü Şekeri



Evde mama kavanozlarınız birikti mi? O halde siz de benim gibi onları değerlendirebilirsiniz. Hem de çk basit bir yöntemle. İstediğiniz renk ince kurdele, emzik vb dekoratik süs eşyası, etiket ve tabiki çikolata:) İşte hepsi bu. İster doğum gününde, ister diş bulgurunda gelen misafirlerinize dağıtabilirsiniz. Unutmayalım, herşeyin mutlaka bir geri dönüşümü olur. Atıp boşa vermek yerine, mutlaka değerlendirelim.

KIYMALI BROKOLİ


Kenarındaki yanıkları görmezden gelin. Minik bir oğlunuz varsa ve onunla ilgilenmeye daldıysanız benim gibi yemeğin dibini tutturabilirsiniz :) Bu arada sevgili arkadaşım zenanerdem'i anmadan geçemeyeceğim. Üniversitede okurkan sevgili Derya ile birlikte bize geldiklerinde bir patlıcan yemeği yapmış, hatta konuşmaya dalıp dibini de tutturmuştum :) Ama hepimiz o yemeği bayıla bayıla yemiştik :) eğer kararında bir tutma ise sorun olmuyor, hatta yemeğe bazen lezzet veriyor :) Her ne kadar sebzelerle aram çok iyi olmasa da brokoliye teşekkür etmem lazım. O eski günleri hatırlamama vesile olduğu için..

Malzemeler:

yarım kilo brokoli
250 gr kıyma
1 büyük soğan
sıvıyağ
tuz , kekik


sıvıyağın içinde kıyma ve soğanları iyice kavurun. İçine tuz ve kekik atın ve doğradığınız brokoliyi de ekleyip biraz daha kavurun. Kavurma işlemi bitince içine 1 çay bardağı su dökün ve pişmeye bırakın. Afiyet olsun...

Soğuk Süt İle Yoğurt Yapımı


Evde kendi yoğurdunuzu kendiniz yapmaya ne dersiniz? Üstelik yepyeni bir yöntemle. Ben yaklaşık 1 senedir kışları bu yöntemle yapıyorum yoğurdumu. Harika oluyor. Hemde oldukça katı mayalanıyor. Hemen anlatayım meraklandırmadan:)

Malzemeler:

Süt
Yoğurt - maya için - (kaliteli ir yoğurt tercih ediniz)

Ben maya olarak ya kendi yaptığım yoğurdu kullanıyorum ya da ülker içim sütün yoğurdunu. Bim'de satılan Dost yoğurdu da önerebilirim o da harika. 3 kg süte yaklaşık 1,5 bardak kadar yoğurt koyuyorum. Yoğurdu öncelikle bir kaba alın ve süt ile seyreltin. İyice pütürsüz hale gelince soğuk süte yoğurdu ekleyin. İyice karıştırıp yüksek ısıda yanankalorifer peteğinin üstüne koyun. 5-6 saat burada kalması yeterli. Ardından hiç sallatmadan alıp tezgahta soğumaya bırakın. İyice soğuduktan sonra da dolaba kaldırın. Afiyet olsun..


Kutu Geri Dönüşümü


Bu haftasonu ne zamandır aklımda olan birşey yaptım. Yaklaşık 1 senedir sakladığım hero baby kutusunu yapışkanlı kağıt ile kaplayıp, süslemelerini yaptım. Kutum artık kullanıma hazır. Ben çok beğendim, umarım sizler de beğenirsiniz.

                                                                      İşte kutunun ilk hali:


                          

Bu da ilk halinin yandan görünüşü:




Malzemeler:

Yapışkanlı kağıt
Yapıştırıcı
Tül
Dekoratif çiçekler

yapılışı oldukça basit ama kutumun havası baya değişti :) Öncelikle yapışkanlı kağıt ile kutumu kapladım. Ardından tülü elimle büküp kutuya yapıştırdım. Dekoratif çiçekleri de en son yapıştırmamla birlikte kutum kullanıma hazır hale geldi. Nasıl ama uğraştığıma deymiş öyle değil mi :)


 

 

 

LİMONLU - BİSKÜVİLİ TATLI


Geçtiğimiz haftasonu sevgili kardeşim bizler için bu tatlıyı yaptı. Hem ekşi hem de tatlıyı bir arada sevenler için gerçekten güzel bir tat. Tarifini kardeşimin bloğundan alarak yazıyorum( bknz urfatutkunu ).

Malzemeler:

*2 paket petibör bisküvi
*3 adet limon suyu ve rendelenmiş kabuğu
*3 yemek kaşığı mısır nişastası
*15 kaşık şeker
*1 yumurta
*3 su bardağı su
 
Yapılışı:
Tencereye yumurtayı kırıp iyice çırpın. İçine şeker, mısır nişastası, limon suyu, limon kabuğu rendesi ve suyu ilave edep karıştırarak pişirin. Diğer tarafta bisküvileri çok küçük olmayacak şekilde kırın. Hazırladığınız peltenin 1/3' ünü büsküvilerle karıştırın. Kare bir borcamı su ile ıslatıp bisküvili karışımı yerleştirin ve üstüne limon peltesini dökün. Biraz ılıdıktan sonra 1 gün dolapta bekletin. Tabi biz bekletmeden yedik :)

YUMURTALI KÖFTE



Merhabalar,

Dünden beri internetimizdeki bir sıkıntıdan dolayı bağlantı bir geliyor bir gidiyor. Aslında krepi de yumurtalı köfteyi de sizlerle dün paylaşmak istemiştim ama işte bağlantı nedeniyle bugüne kaldı.

Yumurtalı köfte - Urfa tabiriyle yımırtalı kifte - harika birşey. Şöyle anlatayım çiğ köftenin et yerine yumurta ile yapılanı. Hem çiğ et yememiş oluyorsunuz hem de proteini yumurta vasıtasıyla almış oluyorsunuz. Benim gibi etsiz çiğ köfte sevenler için bulunmaz bir nimet :) Sağolsun Urfa aşığı kardeşime Kanal Urfa'yı açtım haftasonu, malzemeleri aldı eline hem tv ye baktı - Hilvan tanıtımı vardı - hem de bize etsiz çiğ köfte yaptı. Yumurtalı olanı afiyetle yedik, etsiz çiğ köfteyi de derin dondurucuma attım ki canım istedikçe çıkarıp yemek için. Elleri dert görmesin harika olmuş her ikisi de.
Daha önce de bahsettiğim gibi ben sadece yemesini bilirim, böyle zahmetli işleri yapmayı hiç bilmem :P
O nedenle lütfen tarif için Urfatutkunu'nun sayfasına bakınız...

...:::TANE TANE PİLAVIN SIRRI:::...



Tane tane pilavı kim sevmez ki. Rahmetli Büyükbabamı bundan muaf tutuyorum. Zira lapa pilava bayılırdı canım benim. Bizim evin pilavcı başı yıllardır benim. Rahmetlinin zamanından beri hep pilava sıra geldi mi babaannem beni ocak başına alır. Yiyenlerden de şimdiye kadar çok şükür kötü not aldığım olmadı :)

Pilavın en büyük sırrı.. sabırla yapılması.. sabırsız bir yapım olmasına rağmen pilav benim için çok özeldir. O nedenle sabredip yavaş yavaş yapıyorum:)

Öncelikle pilav sadece tereyağla yapılmaz. Sade tereyağla yağılan pilav hem yapış yapış olur, hem de parlamaz mat durur. ama tereyağsız da olmaz. biraz tereyağı ve biraz sıvıyağı karıştırmak şart. bu yağın içinde arpa şehriyeler kavrulur. bu sırada pirinci bir süzgeçte yıkayıp süzülmeye bırakın. aynı zamanda da 1 ölçü pirince 1,5 bardak suyu hemen kaynatmaya başlayın. şehriyenin ardından pirinci tencereye koyup kavurmaya başlayın. adeta tamamen suyu çekilene kadar kavurmak lazım. kavrulma işlemi bittiğinde pirinçler zaten tane tane dökülür hale gelir. bu esnada seviyorsanız 1 adet tavuk bulyon koyup tuzunu ilave edin. ardından da kaynar haldeki suyu bir çırpıda tencereye dökün. pirinler ve su bir anda kaynamaya başlamalı. bu en önemli noktalardan. bir kez karıştırıp tencereyi en kısık ateşe alın. çok kısık ateşte pişmeli. elbette kapağı kapalı olarak. Bir nokta daha var. Pilav derin tencerede güzel olmaz. mutlaka karnıyarık tenceresi gibi geniş bir tencerede pişirin. Afiyet olsun...

DERİN TENCERE




                                          GENİŞ TENCERE - KARNIYARIK TENCERESİ

YAHNİ - VAZGEÇİLMEZ BİR DAMAK TADI


Merhabalar;

Bugün sizlerle sık sık yaptığım ve severek yediğimiz bir tadı paylaşacağım. Aslında bu yahniyi yaparken küçük patateslerden seçiyorum ve tm olarak atıyorum patatesleri tencereye. Ancak bunu yaptığım gün buzluktan çıkardığım yahni etine bir de baktım ki kuşbaşı et :) yanlış et çıkarmışım. Ancak beynimi yahniye de programladığımdan hemen buzluktan yahni etini çıkarıp acele tarafından bu yemeği yaptım. O nedenle de patatesleri küçük doğradım. Etler buzlu olduğundan da geç pişer düşncesiyle biraz fazla pişirdim ki gördüğünüz üzere biraz karışmış yemek:) Olsun ama tadı harikaydı :)


Malzemeler:

Yarım kilo parça et - istediğiniz büyüklükte doğrayın ( yumurta büyüklüğü en güzeli )
7-8 adet küçük boy patates
1 ortaboy soğan
salça
tuz
kekik
kimyon


Soğanı doğrayın. Biraz sıvıyağda hafif kavurun. Ardından düdüklüye patatesleri ve etleri koyun. biraz da onları kavurun ve salçasını ilave edin. En son da etin vazgeçilmezi kimyon ve kekik ilave edip tuzunu atın. Malzemenin yarınıda kadar su koyun ve düdüklünün kapağını kapatın. Afiyet olsun...

MUHTEŞEM BİR MEYVE - HİNDİSTAN CEVİZİ





Hindistan cevizinin kırılması - kesilmesi - her ne kadar zor olsa da, içindeki hazineden dolayı uğraşmaya değer.
Kesince öncelikle içindeki suyu için. Hatta bizim gibi matkapla önce 2 delik açın:) Deliğin biri hava alması, diğeri de suyun boşaltılması için. Suyu boşalttıktan sonra nasıl isterseniz kesin ve meyvesine ulaşın.

Faydaları da netten araştırdığıma göre şöyle:

Hindistan Cevizi bütün amino asitleri içeren yüksek kalitede protein içeriğine sahiptir. Potasyum, sodyum, magnezyum, ve sülfür açısından da zengin bir besindir.
Bünyesinde C vitamini, A ve B vitamininin tüm türlerini içermektedir. Bu vitaminlerin haricinde Mango'da bol miktarda Beta Karotende bulunmaktadır. Beta karoten Cildin güzelleşmesini, çeşitli enfeksiyonların tedavisini vede gece görme zorluklarına karşı bağışıklık sistemini güçlendirir.  Bunun yanında Mango potasyum, lif ve kuvvetli bir anti-oksidan deposudur.

PİLAV ÜSTÜ KAVURMA


Muhteşem bir pilav.. Ve üzerinde de tel tel ayrılan, yumuşacık pişmiş bir kavurma. Hani bir tabir vardır ya yeme de yanında yat diye. Aynen öyle :)
Pilavın tarifini başka bir yazıda ereceğimden burada ondan bahsetmeyeceğim.
Kavurmaya mutlaka etin yağlı kısımlarından da doğrayın. Hem daha lezzetli oluyor hem de daha güzel pişiyor. İlk önce yüksek ateşte pişirmeye başlayın, biraz sıvı yağ ile. Et suyunu bırakacak, ardından suyunu çekecektir. Suyunu çektiğinde altını kısıp yavaş yavaş olmasını bekleyin. Pişmesine yakın da tuzunu atın. Önceden atarsanız et sert olur.

Afiyet olsun...

KIŞ GÜNLERİNİN VAZGEÇİLMEZİ - NANE LİMON



Serin bir haftasonunun ardından, hepimizin ihtiyacı olabilecek bir çay bu. Üzerinizdeki kırgınlığa, yorgunluğa ve olabilecek muhtemel ufak hastalıklara karşı direncinizin artmasında yardımcı etken...


Yapılışı:

Kuru Nane
Ihlamur
Yarım ayva yaprağı
Bir tutam Çörekotu
Limon
İsteğe göre tarçın da eklenebilir

Tüm bu malzemeleri bir süre kaynatıp afiyetle için. Soğuk günlerde de ne kadar güzel gider.. Afiyet olsun...


Not: Çay içilmeye hazırken limon sıkabilir veya kaynatırken kabuğuyla çeyrek limonu içine atabilirsiniz.

GIDA İÇERİKLERİNE DİKKAT




Merhabalar;

Sevgili Urfatutkunu bizimle paylaştığı son yazısında sarmaşık eczanesi isimli bir blogdan bahsetti. Hatta oradaki yazıların çoğunu bana okudu ve üzerlerind bol bol yorum da yaptık. Aşağıya urfatutkununun bizlerle paylaştığı yazının aynısını ekliyorum. Bu konu o kadar mühim ki lütfen araştırmalar yapalım, yediklerimize dikkat edelim. Hem sağlıklı, hem de helal dairedeki yiyeceklerden faydalanalım.





URFATUTKUNU'NDAN ALINTIDIR

SARMAŞIK ECZANESİ


Bu gün sizlere beğenerek takip ettiğim bir blog sayfasını tanıtmak istiyorum, Sarmaşık Eczanesi. İstanbul Eczacılık dördüncü sınıf talebesi Handenur'un bloğu. Kendisini rumma'nın sayfasında görmüştüm ve inceleyince hemen takip etmeye başladım. Senelerdir dikkat etmeye çalıştığım helâl gıda konusunda çok faydalı bilgiler veriyor. Ben 17 yıldır güvenerek kullandığım ve bu yüzden pek çok kişinin uzaylıymışım gibi baktığı "domuz yağı ve katkıları ihtiva eden gıda maddeleri" adlı listemdeki E'li numaraları ve terimleri kontrol edip yaparım alışverişlerimi hep. Ama bu konuda eczacılık gibi bir eğitimim olmadığı için, bazı maddelerin ne anlama geldiğini bilemiyorum tabi ki. Mesela aldığımız pek çok hazır şeyde bulunan E322 ya da lesitin'in masum bir madde olduğunu sanıyordum ve listemde de yoktu. Oysa bu blogda okuduğum bir yazıdan, lesitinin domuzdan ya da genetiği değiştirilmiş bitkilerden elde edilmiş olabileceğini, ayrıca çözünmesi için alkole ihtiyaç duyduğunu dehşetle öğrendim. Her şeyin helâlini, temizini bulmak ve yemekle mükellefiz. Bu sebeple bu faydalı bloğu sizlere tanıtmak ve önermek istedim. İşte lesitinle ilgili o yazı (ve diğer yazılarına da bakmanızı kesinlikle öneririm).


PRATİK BİR LEZZET - KREP


Merhabalar;

Bugün sizlerle krep yapımını paylaşacağım. O kadar pratik ki, aniden gelen misafirlerinize, veya kahvaltılarınıza hemen yapabilir, afiyetle yiyebilirsiniz. Yapılışı çok kolay. En önemli püf noktası ise çok çok ince yapılması.


Malzemeler:

2 adet yumurta
3 bardak un
Yeterince süt ( yoksa su ile de yapabilirsiniz )
1 kaşık sıvıyağ
1 çay kaşığı tuz

tüm malzemeyi karıştırın. Ben oldukça akışkan bir hamur yapıyorum. Neredeyse su akışkanlığına yakın. İçine sütü ( veya suyu ) çok koyar akışkan yaparsanız daha da yumuşak oluyor. İçinde hiç pütür kalmayana kadar karıştırdığınız hamuru, içine az sıvıyağ sürülmüş teflon tavaya 1 küçük kepçe dökün. Tavayı sağa sola eğerek hamurun tüm tavayı kaplamasını sağlayın. Her iki tarafını da pişirip içine ister peynir, ister patates koyup fotoğraftaki gibi sarıp afiyetle yeyin.

Ben krepi ocağımın wok gözünde yapıyorum. Çok daha çabuk pişiyor. Aklınızda olsun.


POZİTİF DOĞUM HİKAYELERİ



Bugün sizlerle yepyeni, taptaze bir bloğu paylaşmak istiyorum:



http://pozitifdogumhikayeleri.wordpress.com/


Günümüz şartlarında malesef ki tıbbi bir gereksinim olmaksızın da anneler bazı korkularından dolayı sezeryan tercih etmekteler. Ve sezeryan sayısı giderek ve büyük bir ivmeyle artıyor. Böyle bir zamanda bu kadar elzem bir bloğu oluşturan sevgili arkadaşım Elif'e sonsuz teşekkürler. Blog yazılarında gerçek NORMAL doğum hikayelerini bulacaksınız. Okudukça da normal doğumun hiç de anlatıldığı gibi korkulacak birşey olmadığını, aksine insan doğası gereği bu doğum şeklinin çok daha iyi olduğunu anlayacaksınız. Elbette ben ve benim gibi tıbbi bir zorunluluk neticesinde sezeryan olmak durumunda kalanlar olabiliyor. Ancak böyle bir zorunluluk mevcut değilken, sadece ağrı sancı çekmekten korkarak, veya duyduğu korkutucu normal doğum hikayeleri neticesinde sezeryana karar veren annelerin fikirlerini değiştirebilmek açıcından bu blog çok çok önemli bir adım.


Sevgili Elif, sana tekrar teşekkürlerimi sunuyorum. Bu konuda sonuna kadar destekçinim. Elimden ne gelirse...

Ponpon İpten Tül Yapımı


Ne zamandır aklımdaydı ponpon ipten tül yapımı. İnternetten görüp çok beğenmiştim ancak iş güç vesilesiyle vakit bulamamıştım. Sonunda ipimi aldım ve yapmayı başardım :) ben 8 adet koza marka simli ip kullandım. pencerelerim yere kadar olduğu için çok ip kullanmam gerekti. eğer pencereleriniz yarıya kadarsa 4 ipten rahatlıkla yapabilirsiniz. tabi pencerelerinizin enine uzunluğu da önemli.


öncelikle beyaz ipten pencere enine göre delik dolgu ördüm. ve 10 cm aralıklarla kornişe takmak için o beyaz şeylerden taktım:) ismi neydi bilemedim şimdi :) sonra da 36 adet ponpon olacak şekilde ipleri kesip deliklerin içine bağladım.

kesinlikle yapılışı çok çok kolay ancak şimdi evime gelen herkes ne kaar değişik nerden aldın bunu diye soruyor.

made by Hilal diyorum :)


Örgü İpinden Avize Yapımı


El emeğine önem verenlerin evde kolaylıkla yapabileceği çok şık bir avize. Yapılışı da oldukça basit.



Malzemeler:

1 adet tutkal
1 adet balon ( tam daire şeklinde olmalı )
1 adet istediğiniz renkte ip
1 adet duy
yardımlaşabilecek 2 kişi :)


Tutkalı bir kaba alın ve biraz seyreltin ( sulandırın). ardından ipi tutkalın içine batırıp elinizle üzerindeki fazla tutkalı tekrar kaba alıp ipi yavaş yavaş partnerinize verin. siz bunu yaparken de partneriniz balonun üzerine ipi rastgele saracak. Tüm sarma işi bittikten sonra balonu kuruması için biryere asın. altına birşey koymayı ihmal etmeyin, zira damlayabilir. yazın 1 günde kururken kışın 3 günü bulabiliyor tam kuruması. kuruduğundan emin olunca balonu içinden sıyırıp çıkarın. alt tarafını yuvarlak şekilde kesin ki buradan ampulü takabilesiniz. diğer tarafa da uyu takın. işte muhteşem bir avize size :) Güle güle kullanın...

diğer resimler için tıklayınız...

Konya'da sıra gecesi ve Çiğ Köfte

Konya'da sıra gecesi nasıl olur demeyin. Biz burada sevgili kardeşim urfatutkunu sayesinde her gün Urfa türküleri dinleyip Urfa'yı yad ediyoruz istisnasız :) Bayramda da diş bulguru ve doğum günümüz dolayısıyla misafirlerimizin olmasından dolayı kardeşim minik bir sıra gecesi yapalım dedi. tanıdığım en iyi çiğ köfte ustalarından birisidir övünmek gibi olmasın :) Hiç üşenmeden yoğurur da yoğurur . yapım gereği böyle sabır gerektiren işlerde yokum :) o nedenle nasıl yapabiliyorsun dediğimde "İnsan sevdiği şeyden usanmaz " dedi Hatice teyzem. Aslıhan da tastikledi bunu. hepimiz afiyetle yedik ve arkasından Allah'ımızıa şükür, kardeşime de teşekkür ettik. Ellerin dert görmesin sana da çiğ köfte yapanlar olsun Urfa sevdalısı kardeşim.


yazının devamı için tıklayınız...
Related Posts with Thumbnails