Gülmeye Doyamayacağınız Leziz Bir Video
Bu blogda birbirinden doyurucu tariflere yer veriyorum, ama bu videoyu izlemeye doyamadım. Günün menüsünde leziz atıştırmalıklar değil, leziz atışmalar var! Dünürlerin birbirini çekememesini konu alan Vanish’in yeni videosunda, eğlenceli atışmalara yer veriliyor. İğneleyici laflarla birbirlerine göndermeler yapan, kıskanç mimikleri ve oyunculuğuyla beni hayrete düşüren bu iki dünürü, yukarıdaki videoda izlemenizi tavsiye ediyorum. Gününüze biraz lezzet katmak istiyorsanız, bence siz de mutlaka görmelisiniz. Üstelik Vanish’in Facebook hayran sayfasında, bu video ile bağlantılı bir aplikasyon da yer alıyor. http://bit.ly/omurbiterdunurgitmez adresine giderek ileride nasıl bir dünür olacağınızı öğrenebilir, pespembe bir çamaşır makinesi kazanma şansı yakalayabilirsiniz!
Bir bumads advertorial içeriğidir.
Ne İyi Ettin De Geldin Şila :D
"Annecim bana Şila yapar mısın?"
"Tamam yaparım oğlum"
Bu konuşmamızın üzerinden uzunca bir vakit geçti, ara sıra aklıma Şila isteği gelse de, tekeri olmayan hiçbir oyuncağa neredeyse ilgi duymayan oğlumun anlık bir söylemi olarak düşünmüştüm Şila isteğini. Daha önce aldığım bir Pepee dergisinden çıkan minik kartlardan Şila'lı olanını kamyonlarına yükler, Şila'sını gezdirirdi bizim oğlan. Ben de bu istek bu şekilde havada kaldı anlaşılan diyerek rafa kaldırmıştım bir süreliğine Şila projesini :)
Ansızın, hiç beklemediğim bir anda duyduğum şu sözler suratıma Ustura Kemal'in şamarı misali iniverdi:
"Annecim, bana Şila yapacaktın!"
Ee artık, o gece oturup ertesi sabaha kadar bir Şila yapmanın vakti gelmişti. Şila'yı polardan yaptım. Saçları ve tokası keçeden sadece. Bitirdiğimde gecenin ilerleyen saatleri olmuştu ve gözümüzün bebeği Şila'mızı sabah hediye etmek üzere kanepenin üzerine koyup uykuya daldım. Sabah uyanan oğlum, kanepede kendini beeyen Şila'yı görünce önce utandı Şila'dan. Sanırsınız kız istemeye gittik :D Neyse, 10 dk içinde kaynaştılar ve oynamaya başladılar. Artık bizimle yemek yiyen, uyuyan, tuvalete giden bir Şila'mız var. Tekeri olmadığı için zamanı gelince rafa kalkacağını bilmeme rağmen, bu mutluluk bile beni mest etmeye yetti şükürler olsun.
Ve bilin bakalım bu takımda kim eksik :D
Tabiki bebee :)
Onu da yapacağım da bakalım hangi bahara :D
Önce elimdeki projeleri bitirmem gerek :D
Sevgiyle...
Yazan
Hilal
zaman:
Perşembe, Ekim 18, 2012
7 yorum:
Etiketler:
BİZE DAİR,
EL EMEĞİ,
OYUNCAK,
polar oyuncak,
Şila Pepee Bebee Maymuş
Harun'un Diş Buğdayı Partisi
Minik bey doğdu dediğimi hatırlıyorum, dün gibi daha. Tam 11 aylık olduğunda (14.10.2012 ) diş buğdayı partimizi yaptık sevdiklerimizle. Aslına bakarsanız daha erken yapmalıydım ama ancak yetiştirebildim desem, beni anlarsınız sanırım :D Şimdi, 1 ay sonrasına iki miniğimin de doğum günü var. Başlasın o halde hazırlıklar, hayırlısıyla...
Öncelikle uzun araştırmalar sonucu, netten bulduğum bir diş modelini azıcık modifiye edip işte bu şekliyle sundum konuklarımıza. Hepsi de çok beğendiler sağolsunlar, bir de yiğenim Ülkü'nün bir yorumu vardı ki gri diş için, işte budur dedim. O gri diş, "çürük diş"miş. Wallahi yaparken hiç aklıma gelmemişti :) Benim tek derdim rengarenk, cıvıl cıvıl olmalarıydı, griye çürük diyeceklerini ne bileyim yahu :D
Minik misafirlerimiz için bir de diş fırçaları hazırladım, mini mini kurdeleleriyle. Çok sevindiler. Hatırlıyorum da, çocukken nasıl da sevinirdim böyle hediyeler almaya. Minik bir gofret bile nasıl da memnun ederdi bizleri. Çocuk işte, onları sevindirmek hakkaten çok kolay... Gülümsemeleri herşeye değer...
Bunlar, buğdayımızı sunduğumuz kadehler. Tülden kurdeleler ile süsledim. Eski usul buğday yaptım, sadece nohut, buğday, kenevir ve haşhaş ile. Buğday hakikaten harika bir nimet. Ne güzel doyuruyor, nasıl da güzel bir lezzeti oluyor...
İkramlıklarımız:
Daha önce tariflerini vermediklerimin tarifleri yakında bloğumda olacak :)
Hamza'nın diş buğdayında ikramlıklarda bir sürü yardımcım vardı, bu kez tüm hazırlıklarımı kendim yaptım. Tabiki sevgili babaannemi söylemeden geçemem, o sarmaları saran ellerine sağlık, en sevmedğim şey yaprak sarmaktır:) Sarmayı sevmesem de zeytinyağlısını yemeyi pek bir severim :)
Bu arada, o gün o telaşemde bana yardımlarını esirgemeyen sevgili dostlarım Süheyla ve Simge, kardeşim Aslıhan ve hala kızım Nilgün, hepinize canı gönülden teşekkürler.
Bir ayrıntı daha. Diş buğdayında bilirsiniz çocuğa bir tepsi uzatılır, içinden neyi alacak diye bakılır. Ben tepsiye Kur'an-ı Kerim, kalem, makas ve oyuncak pense koydum ve Harun'a getirdim. Ama aklıma gelen başıma geldi ve Hamza gelip tepside ne var ne yok hepsini toparlayı gitti :) Harun son anda kurtarabilir miyim düşüncesiyle penseye bir hamlede bulunsa da, abisi onu da alıverdi :) Harun'a da tepside kalan Kur'an-ı Kerim'i almak kaldı.
Hamza'nın diş buğdayında ikramlıklarda bir sürü yardımcım vardı, bu kez tüm hazırlıklarımı kendim yaptım. Tabiki sevgili babaannemi söylemeden geçemem, o sarmaları saran ellerine sağlık, en sevmedğim şey yaprak sarmaktır:) Sarmayı sevmesem de zeytinyağlısını yemeyi pek bir severim :)
Bu arada, o gün o telaşemde bana yardımlarını esirgemeyen sevgili dostlarım Süheyla ve Simge, kardeşim Aslıhan ve hala kızım Nilgün, hepinize canı gönülden teşekkürler.
Bir ayrıntı daha. Diş buğdayında bilirsiniz çocuğa bir tepsi uzatılır, içinden neyi alacak diye bakılır. Ben tepsiye Kur'an-ı Kerim, kalem, makas ve oyuncak pense koydum ve Harun'a getirdim. Ama aklıma gelen başıma geldi ve Hamza gelip tepside ne var ne yok hepsini toparlayı gitti :) Harun son anda kurtarabilir miyim düşüncesiyle penseye bir hamlede bulunsa da, abisi onu da alıverdi :) Harun'a da tepside kalan Kur'an-ı Kerim'i almak kaldı.
Sevgiyle kalın...
Hamza'mın diş buğdayı işte burada...
Ben bloggerların yüz karası - Adayıyım :D
Bloggerların yüz karası olma yönünde emin ve hızlı adımlarla ilerliyorum şu sıralar:) Şaka değil, tamamen gerçek..
Harun için güvenli oturma yastığı yapmıştım, üstelik yaptığımda hamileydim. HArun doğdu, hatta 11 aylık oldu. Ben hala fotoğraf çekip paylaşacağım :D
1 hafta önce bir Şila yaptım polardan, hala fotoğrafını çekemedim. Ama Şila'yı da yastık gibi feda etmeyeceğim :) Aslına bakarsanız, haftasonu yapacağımız diş buğdayımızın hummalı çalışmalarını yürütmekten makineyi elime dahi alamıyorum. Yoksa nedir ki...
Hayırlısı ne diyelim.
Fotoğrafımız yoksa, film önerileriyle devame delim o halde. Sessiz sedasız beklemesin bloğumuz, azıcık hareket gelsin :D
Bugün size izleyerek vakit kaybettiğim filmlerden bahsedeceğim.
The Bridges of Madison County
Arkadaşlardan çok övgüsünü duyup duygusal bir film seyretmek için heveslenmişken - ki malum balık burcuyum, pek severim duygusal şeyleri :) - malesef ki bu film beni tam manasıyla eli boş bıraktı. Konu var, oyunculuk zaten su götürmez bir gerçek ki harika, ama duygu yok.. Hayır, duygu yook, ben yakalayamadım o hali. O bahsedilen büyük aşka inanamadım. İnanmadığım, hissetmediğim şey de etkilemiyor işte beni. Vaktimin kaaybolduğuna yanarım, o kadar...
Zoraki Koca
Biliyorsunuz bir sıra Kore filmlerine taktım kafayı. Daha tavsiyede bulunacağım birçok Kore filmi var ama bunun işte tavsiye etmiyorum kesinlikle. Yani, yine film içinde herşey yalan ve herşey zoraki sanki. Evlilik, aşk, hepsi bir yalan dolan üstüne kurulu gibi. Seviyorum diyenelr sevmiyor gibi vs vs... Nasıl anlatsam, ya da nasıl anlatmasam ...
Şöle söyleyim kısaca, vakit kaybetmeye deymez...
Açlık Oyunları ve Şanslı Biri - Film Önerileri
Hunger Games
Açlık Oyunları
Kore filmlerine bir süre ara verdim ve 3 farklı film izledim. Birini hiç mi hiç beğenmediğimden ondan sonra söz etmeye karar verdim. Bugün size iki farklı film tanıtacağım. İkisi de çok çok farklı kulvarlarda ve ikisi de hakikaten güzel. Özellikle açlık oyunları, adrenalin ve kurgunun çok iyi olduğu filmlerden. Filmin kısa bir özetini aşağıya ekledim ( sinemalar.com'dan alıntıdır. ) İzlemelisiniz diyorum :)
Bir zamanlar Kuzey Amerika olarak bilinen bir yerin yıkıntıları
içerisinde Panem ulusu yaşamaktadır. Başkentin etrafındaki 12 bölge bir
hat boyunca sıralanmıştır. Bütün bölgeler, her yıl yapılan Açlık
Oyunları’nın yarışmasına yaşları 12 ilâ 18 arasında değişen bir erkek ve
bir kız çocuğu göndermek zorundadır. Açlık Oyunları TV’den yayınlanan
ölümüne bir kavgadır.
alıntı
The Lucky One
Şanslı Biri
Güzel, duygusal bir film izlemek isterseniz, buyrun "Lucky One". Filmin özetini yine aşağıya kopyaladım. Aslında özet yazmakta birşey yok ama filmin önünü sonunu herşeyini anlatırken buluyorum sonra kendimi :) Ee izleyecek olanlar için hiç istenmeyen bir durum oluyor tabi bu :D Güzel, duygusal, etkileyici bir film izlemek isterseniz, tavsiyemdir.
Film Irak’ta 3 kez ölümden dönen bir denizcinin , hiç tanışmadığı bir
kadının fotoğrafını taşımasıyla şansının iyiye dönmesinin hikayesini
anlatıyor.Eve dönen denizci şans meleğini aramaya başlar.Başrollerinde
Zac Efron ve Taylor Schilling’in rol aldığı ve 2012 de vizyona girecek
olan film hikayenin tam geçtiği yerde , New Orleans’da çekildi.
sinemalar.com'dan alıntıdır
Çekilişin kazananı belli oldu
Daha önce burada bahsetmiş olduğum çekilişimiz tamamlandı. Çekilişi random ile belirledim. Toplam 31 katılanımız oldu:
- alisnur20 Eylül 2012 13:23
- Adsız25 Eylül 2012 01:02
Ve işte çekiliş sonucumuz:
Kazanan, 28 numaralı yorumla Zeynep Üstün oldu.
Sevgili Zeynep, bana adres bilgilerini hilaltimur@gmail.com'a mail atarak ulaştırmanı istiyorum. Tebrik ediyorum.
Sevgiler
Kışlık Hazırlıklar
Çok şükür kışlık hazırlıklar tamam.
Yukardaki, erik kompostosu. Hatta şöyle söyleyim, erikleri birkaç parçaya bölüp çok çok az su ile kaynattım. Kaynarken de ısıttığım kavanozlara koyup kapaklarını kapattım. Hemen ters çevirip soğuyana kadar ellemedim. Sonrasında pratik konservelerimiz hazır. Yalnız bir kavanozu ters çevirdiğimde kapak attı, tüm tezgahım erik suyu oldu :) Onun kalanını da hemen kek yaptım. Erikli kek oldu :)
Kışlık acı soslarımı elimde bolca bulunan fındık ezmesi kavanozlarına koydum. Böylece tek seferde sofraya getirebileceğim büyüklükte oldular. Şimdiden birkaçını yedik bile:) Daha önce Bim'den aldığım etiketler de işte bu işe yaradılar.
Kenardan da göreceğiniz gibi, bir de kışın yemeklerde kullanılmak üzere domates sosu var.
Ajvar da yaptım ama sadece birkaç kavanoz.
Patlıcanın sevebildiğim birkaç halinden biri, ajvar...
Fasülyeleri, her sene olduğu gibi buzluğa koysam dedim ama açıkçası bu şekilde çok daha iyi oldu. Bunlar hazır pişmiş fasülyeler. yani, aç-ısıt ve ye:D
Yazan
Hilal
zaman:
Çarşamba, Ekim 03, 2012
10 yorum:
Etiketler:
kışlık hazırlıklar,
LEZZETHANE,
PRATİK TARİFLER
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)