Minik bey doğdu dediğimi hatırlıyorum, dün gibi daha. Tam 11 aylık olduğunda (14.10.2012 ) diş buğdayı partimizi yaptık sevdiklerimizle. Aslına bakarsanız daha erken yapmalıydım ama ancak yetiştirebildim desem, beni anlarsınız sanırım :D Şimdi, 1 ay sonrasına iki miniğimin de doğum günü var. Başlasın o halde hazırlıklar, hayırlısıyla...
Öncelikle uzun araştırmalar sonucu, netten bulduğum bir diş modelini azıcık modifiye edip işte bu şekliyle sundum konuklarımıza. Hepsi de çok beğendiler sağolsunlar, bir de yiğenim Ülkü'nün bir yorumu vardı ki gri diş için, işte budur dedim. O gri diş, "çürük diş"miş. Wallahi yaparken hiç aklıma gelmemişti :) Benim tek derdim rengarenk, cıvıl cıvıl olmalarıydı, griye çürük diyeceklerini ne bileyim yahu :D
Minik misafirlerimiz için bir de diş fırçaları hazırladım, mini mini kurdeleleriyle. Çok sevindiler. Hatırlıyorum da, çocukken nasıl da sevinirdim böyle hediyeler almaya. Minik bir gofret bile nasıl da memnun ederdi bizleri. Çocuk işte, onları sevindirmek hakkaten çok kolay... Gülümsemeleri herşeye değer...
Bunlar, buğdayımızı sunduğumuz kadehler. Tülden kurdeleler ile süsledim. Eski usul buğday yaptım, sadece nohut, buğday, kenevir ve haşhaş ile. Buğday hakikaten harika bir nimet. Ne güzel doyuruyor, nasıl da güzel bir lezzeti oluyor...
İkramlıklarımız:
Daha önce tariflerini vermediklerimin tarifleri yakında bloğumda olacak :)
Hamza'nın diş buğdayında ikramlıklarda bir sürü yardımcım vardı, bu kez tüm hazırlıklarımı kendim yaptım. Tabiki sevgili babaannemi söylemeden geçemem, o sarmaları saran ellerine sağlık, en sevmedğim şey yaprak sarmaktır:) Sarmayı sevmesem de zeytinyağlısını yemeyi pek bir severim :)
Bu arada, o gün o telaşemde bana yardımlarını esirgemeyen sevgili dostlarım Süheyla ve Simge, kardeşim Aslıhan ve hala kızım Nilgün, hepinize canı gönülden teşekkürler.
Bir ayrıntı daha. Diş buğdayında bilirsiniz çocuğa bir tepsi uzatılır, içinden neyi alacak diye bakılır. Ben tepsiye Kur'an-ı Kerim, kalem, makas ve oyuncak pense koydum ve Harun'a getirdim. Ama aklıma gelen başıma geldi ve Hamza gelip tepside ne var ne yok hepsini toparlayı gitti :) Harun son anda kurtarabilir miyim düşüncesiyle penseye bir hamlede bulunsa da, abisi onu da alıverdi :) Harun'a da tepside kalan Kur'an-ı Kerim'i almak kaldı.
Hamza'nın diş buğdayında ikramlıklarda bir sürü yardımcım vardı, bu kez tüm hazırlıklarımı kendim yaptım. Tabiki sevgili babaannemi söylemeden geçemem, o sarmaları saran ellerine sağlık, en sevmedğim şey yaprak sarmaktır:) Sarmayı sevmesem de zeytinyağlısını yemeyi pek bir severim :)
Bu arada, o gün o telaşemde bana yardımlarını esirgemeyen sevgili dostlarım Süheyla ve Simge, kardeşim Aslıhan ve hala kızım Nilgün, hepinize canı gönülden teşekkürler.
Bir ayrıntı daha. Diş buğdayında bilirsiniz çocuğa bir tepsi uzatılır, içinden neyi alacak diye bakılır. Ben tepsiye Kur'an-ı Kerim, kalem, makas ve oyuncak pense koydum ve Harun'a getirdim. Ama aklıma gelen başıma geldi ve Hamza gelip tepside ne var ne yok hepsini toparlayı gitti :) Harun son anda kurtarabilir miyim düşüncesiyle penseye bir hamlede bulunsa da, abisi onu da alıverdi :) Harun'a da tepside kalan Kur'an-ı Kerim'i almak kaldı.
Sevgiyle kalın...
Hamza'mın diş buğdayı işte burada...
bir kedi gördüm sanki...ne güzel hazırlanmış herşey ya.. maşallah haruna da sizede
YanıtlaSilHayırlı olsun dişiniz, kırt kırt yesin her şeyi inşallah :)
YanıtlaSilEline sağlık Hilal, her şey pek güzel görünüyor!!!
Sevgiler, Başak
muhteşem bir gün olmuş... ne güzel bu anıları saklamak...biriktirmek :)
YanıtlaSilHayırlı olsun dişiniz.Emeğinize sağlık herşey çok güzel gözüküyor.Sevgiler.
YanıtlaSilwww.stylishtimes.net