Kısa Bir Ara


Malum denetimler bitti...
İzne ayrılmak için denetimlerin bitmesini bekliyordum açıkçası...
Şimdi izin zamanı...
Bir hafta burada olmayacağım, dönüşte ;

Boyanan saksı altlıklarını;


 Şam tatlısını;


Eldeki hazır malzemelerle nasıl mağnet yapılacağını;


2 eşarp ve biraz elyafla yapılan bir çantayı;

Bu minik şirin kekin yapılışını;

Bu harika kitabın tanıtımını;


Değişim geçirmiş bir bardaklığın nasıl yapıldığını ve tabiki tatilden kareleri sizlerle paylaşmayı ümit ediyorum...

Sevgiyle, sağlıkla ve huzurla kalın...

Saksılara Damla Sulama Nasıl Yapılır?


Daha önce burada bahsettiğim tohumdan ektiğim çiçek şimdilerde bir sarmaşık oldu. İtiraf ediyorum ki sarmaşıkları eskiden pek sevmezdim:)) Ama şimdilerde beni bir bitki yetiştirme merakı aldı. Her gün eve girer girmez ilk işlerimden biri bu sarmaşığın yanına gitmek:) Çünkü balkon çok fazla güneş alıyor ve dolayısıyla bu sarmaşık çok çok su istiyor. Öyle ki günde 2 defa bir eve gelince bir de gitmeden sulamaya gayret ediyorum.


Peki bunca sevdiğiniz çiçeğinizden bir süre ayrı kalacak olsanız, ve sarmaşık olması dolayısıyla birine de emanet edemeseniz ne yapardınız?

Sağolsun eşim bir araştırma yaptı ve bana bir sistem tasarladı:) Hemen sistemi anlatıyorum, eminim ihtiyacı olan çok kişi var...

Malzemeler:

Örgü ipi
5 lt'lik su bidonu ( veya daha büyük )
Serum damlalığı ( Her eczanede bulunabiliyor )
Japon yapıştırıcısı



Öncelikle örgü ipinden zincir yaptık. Kalın ve sağlam olsun diye. İsterseniz rafyalar ile de yapabilirsiniz. Bu iplerle fotoğraftaki gibi bidonu kafesşeklinde giydiriyoruz.


Bidonun kapağına, serum damlalığının ucu sıkı sıkı girecek şekilde delik açıyoruz. Buraya damlalığı sıkıca yerleştirip etrafını da japon yapıştırıcısı ile iyice yapıştırıyoruz.


Burası da damlaların ne sıklıkta akacağını ayarlamanız için ayar düğmesi. Çok sık akmamalı ki su bir anda boşalmasın.


Ve son olarak, damlalığın su akan bölümünü de saksının içine yerleştirin. Saksıyı da her ihtimale karşı büyük bir kaba oturtun ki samlaları hızlı ayarlamışsanız taşmasın:))

Aslında aklımda elektronik bir sistem tasarlamak var:)) Böyle zaman ayarlı, istenen saksıya istenen ölçüde sulamayı yapan bir sistem.

Abartıyor muyum acaba:))                                                                                                                                               

YORUMSUZ


Türkçe Olimpiyatları Afganistan 2010 Şiir Annem




Emzirme Reformu'nu Destekleyelim




Sevgili Blogcuanne ve Çalışan Gebe'nin önderliği ile çok güzel bir emzirme reformu hareketi başladı. Çalışma hızla devam ediyor, bir manifesto hazırlandı ve şu an çoğunluk olup sesimizi duyurabilmek ilk hedefler arasında. Siz de buraya en azından "Destekliyorum" yazıp çoğunluk sağlanmasına yardımcı olursanız, bu güzel hareketin daha hızlı sonuçlanacağı kanaatindeyim.

Doyasıya anne sütüyle büyüyebilen bir nesil için, haydi destek olmaya...


Food INC, MUTLAKA İZLENMELİ

                                   


DOĞA
Ve DOĞAL olanı her zaman tercih etmeli...
Ama günümüz şartlarında öyle zor ki...
Bu belgeseli mutlaka seyretmeli...
İşte aşağıda kısa bir özeti...

Bugün, Amerikan gıda endüstrisi için yetiştirilen bir tavuğun yaşamı yalnızca altı hafta. Hareket etmelerinin imkansız olduğu daracık kafeslerde, hiç ışık görmeden yaşıyorlar. O kadar şişmanlatılmış durumdalar ki, kendi ağırlıklarını taşımaları, ayağa kalkmaları imkansız. Bugün, Amerikalı bir çiftçinin kendi mısırını üretmesi söz konusu değil, yalnızca Monsanto’nun genetiği değiştirilmiş ve patenti alınmış mısırını satın alıp yetiştirebilir. Yine bugün, Amerika’da tüketilen etin hepsi yalnızca dört büyük şirketten geliyor. Tavukların göğüsleri büyüdükçe ve domatesler dayanıklılık adına genetik olarak değiştirildikçe, her yıl 73.000 Amerikalı E. coli bakterisinin kurbanı oluyor. Diğer yandan obezite tavana vuruyor ve şeker hastalığı daha önce görülmemiş oranlara yükseliyor.

Gıda Ltd. Amerikalıların marketlerden aldıkları yiyeceklerin aslında nereden geldiğini ve bunun gelecek nesillerin sağlığı için ne anlama geleceğini anlatıyor. Aynı zamanda, bir takım şirketlerle devlet kurumları arasındaki dostane ilişkiyi anlatıyor; tüketici sağlığına, tarıma, çiftçilere, hayvan haklarına ve çevreye düşman bir dostluğu. Türkiye'de GDO'lara karşı yürütülen kampanya döneminde bu filmi izlememiz özellikle önemli; bu anlamda Gıda Ltd. belgeseli bir tür harekete geçme çağrısı gibi. Ne yediğimize dair korkunç gerçekler başka bir dizi gerçekle iç içe geçiyor; endüstriye, sömürüye ve açgözlülüğe dair gerçeklerle... Gıda Ltd. uyandırıyor, şok ediyor ve mide bulandırıyor.
Buradan alıntılanmıştır.

Dua Kardeşliği


Blogger olduğumdan beri, kendisini yüzyüze görmüş olmasam da, kalben çok yakın hissettiğim dostlarım oldu. Hilal'de bu dostlardan biri. Sümeyye ile birlikte çok güzel bir blog oluşturdular, "DUA KARDEŞLİĞİ"...

Birbirine dua etmek, ne güzel bir duygudur, ne güzel bir erdemdir...

Kardeşi için istemek, kardeşi için dilemek Rabb'inden...

Ben çok takdir ettim bu arkadaşlarımı, ellerine ve yüreklerine sağlık diyorum...

Dua Kardeşliği için buradan buyrun...


Salçalı Tost


Denetim sonrası, rahat rahat merhaba diyebildiğim bir gün bugün:) Çok şükür...
Bugün sizlere çocukluğumdan beri çok sevdiğim ve hiç unutamadığım bir tatdan bahsedeceğim. Salçalı Tost. Hemen salça deyince önyargı ile yaklaşabilirsiniz belki ama inanın tadına doyum olmuyor. İnegöl'den daha önce burada bahsetmiştim. Yine bir yaz tatilinde İnegöldeyken, annem bizi İshak Paşa Camisi'ne çok yakın bir yerde bir dükkana götürdü. Giren çıkan, saymak mümkün değil. Yaptığı da tost, ama o nasıl tost öyle. Tostu yaptıktan sonra üzerine de salça sürüyor, enfes ki ne enfes... İşte biz o günden sonra neredeyse her gün anneme bizi oraya götürmesini söyledik:)) Vazgeçemedik o tatdan...Geçenlerde de aklıma geldi, çünkü bir süredir o amca yok, dükkanı kapanmış. Hemen kendim denedim. Onun elinin lezzeti elbette ayrıydı ama bu da gerçekten harikaydı, tavsiye ederim.


Tostun yapılışı:

Dilimlenmiş kepekli ekmek
Dilimlenmiş kaşar veya beyaz ( köy ) peyniri
Tereyağ
Salça

Tost makinesi ısındıktan sonra dilimlenmş ekmekleri makinede irkaç dakika bekletip ısıtıyorum. Isınan ekmeklerin birerlerinin üztüne dilimlenmiş peynirden koyuyorum ve diğer ısınan ekmekleri üzerine kapatıyorum. Bu şekilde birkaç kez bastıktan sonra ekmeklerin üzerine tereyağ sürüyorum. Tostlar olduktan sonra bir tarafına salça sürüp çok az makineyle basıp hemen servis tabağına alıyorum. Hepsi bu kadar, afiyet olsun:)

Not: Fotoğraftaki domatesler ve nane, balkon bahçemizden:)

Sonunda Bitti :)


Çok şükür, ikinci ve son denetim de bitti:)
Nasıl rahatladım, sorumluluk çok zor birşeymiş bir daha anladım.
Aksilik çıksa Urfatutkunu'na mahçup olacaktım sonuçta.
Dualarını ve desteğini esirgemeyen siz sevgili dostlar, varolun...


Ve bir öneri:
Burada harika bir somon fileto tarifi var. Deneyin derim:)        

Not: Bu süre zarfında yorumlarınıza çoğunlukla cevap veremedim, elimden geldiğince telafi edeceğim.

İki Renkli Puding



Evde iki renk puding yaptıktan sonra, birinden servis edilecek kaba biraz alın. Yalnız pudingin hafif katı olmasına ( katı dediysem, soğuyunca katılaşacak olmasına ) dikkat edin. kabı ( bardağı ) hafif yan yatırarak birinci katmanın soğumasını bekleyin. Soğuduktan sonra ikinci pudingi yapın ve üzerine dökün. İşte hepsi bu :)

Puding evde nasıl yapılır, tıktık ve tıktık...

Afiyet olsun...


Biraz Hareket Lazım :)


Hamileyken diktiğim karyola takımının yastığı. 
Kumaşı öyle çok aradım ki, yine de istediğim gibi birşey bulamadım.
Aslında ben gemili, deniz temalı bir kumaş istemiştim ama olmadı. 
Eh bunu da diktim de kullandın mı deseniz, hayır desem yeridir.
Artık hediye edeceğim kısmetse...Hayırlısı...


Yastıkta anlatmak istediğim şu. 

Hazır şeritler, kurseleler kullanarak, hani yeni tabiriyle yastığa biraz hareket kattım:)
Böylesi çok daha hoş göründü benim gözüme...
Kurdeleden çiçeklerin ise arkalarına minik kilitli iğnelerden diktim. 
Böylece yıkamam gerekse bile çiçekleri çıkarabilecektim.


Bu da yine aynı şekilde şenlendirdiğim :) diğer bir yastık..

Yani diyorum ki, ayrıntılar önemlidir... Sizce de öyle değil mi?

Yeniden Doğuyoruz


Taze anneler olarak doğum günleri pek bir ehemmiyetli bizler için öyle değil mi?
Nasıl yapsak, nasıl kutlasak da unutulmaz bir anı olarak kalsa belleklerimizde ve fotoğraf çerçevelerimizde diye düşünüp duruyoruz. 
Aslında ilk yaşgününü, sanırım sadece kendimiz için yapıyoruz. Bir de ilerde fotoğraflara bakıp sevinsin çocuğumuz diye. 

 Yazının devamı için annelerin dünyasına buyrun.

Oğlumun 1. yaş kutlaması için buraya, diş bulguru kutlaması için de buraya buyrun...

Burası İnegöl mü?

Hayret,
Ve dehşet içindeyim.
Şaşkınım...
Annem İnegöl'lü benim...
Çocukluğumda uzun uzun kaldım, hala da gider gelirim...
İkinci memleketim diyeyim kısaca...
Huzur yuvası, ormanın, mobilyanın, yumuşacık kalplerin yaşadığı, nezih bir yer İnegöl...
Sokakları mis gibi ağaç kokan, ahşap kokan güzel ilçe...
Herkesin olduğu tam bir dostluk ortamı...

Az önce haberleri izledim de...
Gördüklerime inanamadım!!!

Acaba İnegöl diye başka bir yer mi var, ben onu mu gördüm haberlerde?
Yoksa bu görüntüler İnegöl'den olmaz, olamaz...
Şaşırdım...

Karıştırmayın artık memleketimi...

...:::Dua Ubudiyettir:::...



Dualarınızda unutulmamak dileklerimle...
Beratınız mübarek olsun.



Peçete Biriktirir Miydiniz Çocukken?


Çocukken peçete biriktirir miydiniz?
Benim çocukluğumda peçete biriktirmek gibi bir hobi vardı çocuklar arasında:)


Annelerimiz pasta börek eşliğinde  çay içip sohbet ederken, biz arkadaşlarımla birbirinden renkli birbirinden güzel peçeteleri - ev sahibinden izin alarak - toplardık. 


Peçete kolleksiyonu, tüm kızların ehemmiyet verdiği bir hobi idi. 90'lı yıllardan bahsediyorum, eminim hatırlarsınız.


Doğrusu hiç aklıma gelmezdi, aradan 20 sene geçecek de ben bu peçeteleri peçete transferinde kullanmak üzere günyüzüne çıkaracağım:))
İşte bir sakla samanı gelir zamanı daha:))
Sevgiyle kalın, güzel bir hafta diliyorum...

Tüm peçete transferlerime bakmak için tık...

Bizim Evin Halleri :)



Aklımda yapacak çok şey var ama sanırım daha çok vakte ihtiyaç var. Ya da ben sabırsızlık yapıyorum hemen yapayım diye:) Neyse şükredelim yavaş yavaş da olsa birşeyleri yapıp not defterine bir çizik daha atabiliyoruz. Aslında yapalı 1 ay kadar oldu, ancak süslemelerini yeni yaptım. Yukarıda bizim aileyi görüyorsunuz:))




Saçlarındaki çiçekli tokadan anlaşılacağı üzere bu benim :)




Ne hayır anlamadım ama bu çimleri pek sık çıkmayan da eşim.Oysaki aynı tohumdan buna da koymuştuk...




Bu da bizim minik. Kabul ediyorum çok şık bir tasarım olmadı ama oldu işte birşeyler:)

Gelelim nasıl yaptığımıza:


Bir kaba biraz toprak koyduk. Üzerine çim tohumu ekledik, karıştırdık. Her bir çorabı parmak kısımlarından minicik düğümledik. Düğümleri tam ucundan kestik. Tohumlu toprak karışımını 3 çoraba da paylaştırdık ve kalan kısımlarını tohumsuz toprakla doldurduk. En son olarak da sıkıca bağlayıp, çorapların fazla kısımlarını kestik. 




Hepsini bir kaba aldık, her gün düzenli suladık.



Çim kafalar mutlaka güneş gören biryerde olmalılar. Böylece hemen birkaç gün içinde kendilerini göstermeye başlıyorlar. İhtiyaçları su ve güneş...


Ve son olarak keçeden kestiğim göz, ağız ve diğer süslemeleri çoraplara diktim. 
Aslında lastikli yapıp sularken çıkarayım demiştim ama çimler hemen suyu emdiği için buna sonradan gerek görmedim. 


Güzel bir haftasonu diliyorum..
Sevgiyle...
Related Posts with Thumbnails