2007 senesinde, Samsun'san sarp sınır kapısına kadar tüm kıyı şeridini görme imkanım oldu. O an dedim ki, daha önceleri neden gitmedim, görmedim. Kesinlikle tarif edilebilecek bir güzellik değil. Hatta fotoğraflarla bile anlamak zor, bu güzellikleri görüp, o muhteşem oksijeni doyasıya içinize çekmeniz lazım.
Ben özellikle Trabzon - Rize ve Artvin'e hayran kaldım. Yemyeşil, harika bir doğa. İnsan şükretmeden edemiyor bu güzellikler karşısında.
Ayder, Rize Çamlıhemşin'de harika bir yer. Kaçkar dağları benim hep ilgimi çekerdi zaten... Dağlarda toprağı görebilmek çok zor Ayder'de.
Öylesine kalabalıktı ki, birçok kişi de kaplıcaya gelmiş Ayder'e. Herşey doğal, hormondan uzak. Bolca oksijeni çekiyorsunuz ciğerlerinize.
Orada özellikle birşey vardı ki, eğer gözlerimle görmesem sanırım inanamazdım. Bir ağacın gövdesinden, bir başka cins ağaç filizlenmiş. Hayır, toprakta değil, agacın gövdesinde. Yukarıda kalın agacın bir dalı zamanındakesilmiş, oradan da çam ağacı çıkmış. İnanılır gibi değil..
Bu yukarıda gördüğünüz gelin tülü şelalesi. Dağlardan böylesine süzülüp inen şelaleler - dereler görmek mümkün. Zaten dediğim gibi bunların dışında da toprak görmek zor.
Tamamen dağlık bir zeminde kurulu olduğu için Ayder, mini teleferiklere de bolca rastlıyoruz. Çok mantıklı bir taşıma sistemi. Yoksa tüm yokuşu eşya ile çıkmak işkence olsa gerek. Arabanın hemen yanında teleferik sistemini görebilirsiniz.
Tüm buraları gezdikten sonra, yöresel kıyafetlerinin içindeki teyzelerin el örgüsü patiklerinden ve Ayder'in muhteşem balından almayı unutmayın.
