Tavukta Güvenlik


Sevgili Aslıhan ( urfatutkunu ) çok çok güzel bir yazı paylaştı bir süre önce. Ne zamandır aklımdaydı paylaşmak ancak biraz tembelli kettim sanırım. Bugün en az 4-5 blogda bu yazının yayınlanmış olduğunu görüp, ben de eklemeye karar verdim. Daha doğrusu zaten yayınlamak istiyordum da hızlandırdım diyelim. Sevgili Aslıhan ( namıdeğer kardeşim :)) bizzat erpiliç tesislerine gidip gördüğü, birebir dinleyip şahit olduğu durumları paylaşmış yazısında. İnanın çok faydalanacaksınız mutlaka okuyun derim. yazının orjinali için buraya tıklayın.

Arkadaşlar geçtiğimiz aylarda Erpiliç'in Göynük tesislerini gezdim. Yanımda iki de Gıda Mühendisi arkadaşım vardı. Gözlemlerimi ve gezi notlarını sizlerle paylaşmak istiyorum. Öncelikle şunu söylemek isterim ki bir makina mühendisi olarak çok fabrika gezdim. Ancak (PİS İŞ YAPTIĞI HÂLDE) bu kadar hijyenik ve sistemli bir fabrika daha evvel hiç görmedim. Girmeden önce hepimize bone, maske, beyaz çizme ve beyaz kap (kısa manto) giydirdiler. Ellerimizi ve ayaklarımızı iki-üç çeşit dezenfektana soktuk. eğer sokmazsanız, turnike açılmıyor ve fabrikaya giremiyorsunuz.

Et Balık Kurumuna satmak için alınan 20 civcivle başlayan çalışmalar, et balık özelleşince Erpiliç'in kendi kesimhanesini kurması ile devam eder ve ardından da büyüme gelir. Şu an biri Göynük'te (günlük 300.000 tavuk kesim kapasiteli) biri Bolu merkezde olmak üzere iki kesimhanesi vardır. Kurucusu, ülkede ilk 500den 150. iş adamı olan, ama sokakta lastik giyen köylü Mehmet ağa durumundaki mütevazi bir amcadır.

Tavuk yetiştiricileri yem kullanırlar ve bu yemde hayvan kemiği tozu kullanılması şarttır. Bu yemler yurtdışından gelir ve içinde hangi hayvanın kemiği var bilemezsiniz. Çünkü ülkemize girişte bir kontrol ya da ciddi bir ceza uygulaması yoktur. Dolayısıyla domuz kemiği olma ihtimali de var. Erpiliç kendi entegre yem tesisini kurmuştur ve yemi üretirken sadece tavuk kemiği kullanılmaktadır.

Tüm üreticiler tavuğa antibiyotik verirler. Erpiliç antibiyotik verimini kesimden 3 gün önce bırakır. %5-10 arası kayıpları oluyormuş bu yüzden . Ama bırakmazsa mundar olur tavuklar. Köylerde bile kesimden 3 gün önce kafese kapatılır ki fıkhi olarak temizlensin diye. Çünkü tavuk her bulduğunu yer. Belki akrep yedi. Antibiyotikli tavuğun paketini açtığınızda zaten tavuk eczane gibi kokar, farketmişsinizdir mutlaka marketten alınan tavuklarda.

Tavuğu kesmeden önce bayıltıcı elektirk veriyorlar. Tavuğu banttan çıkarıp yere geri bırakırsan 60-90 sn arası dirilmesi lazım. Ama bazı firmalar elk ile öldürüyor. Bu durumda hayvan mundar olur. Bu elektriği vermelerinin nedeni tavuğun çırpınarak banttan çıkmaması için.

Erpiliç'te tavuklar elle tek tek kesiliyor. Basında çok tartışılan Erpiliç kesim bıçaklarında Bismillahi Allahuekber yazıyor. Kesim için özel yaptırılmış İsviçre bıçakları bunlar. Ve sadece şah damarı kesiliyor kurbandaki gibi. Kafası koparılmıyor mundar olmasın diye. Kesimhane de dahil her yeri gezdim. Hakikaten böyle olduğunu gördüm.

Tavuk vücut ısısı normalde 42 derece. Kesilince tavuk ölüyor ama hücreleri ölmüyor. Bu nedenle büzüşüyor. Eğer keser kesmez yolmazsanız büzüşmeden dolayı yolarken derisi de kopar. Ayrıca günde 300bin tavuk kesiliyor ve elle yolunması mümkün değil. Bu nedenle tavuğu 52 derece suya sokuyorlar. Böylece vucut ısısı 42 derece oluyor ve makina yoluyor. Fabrikaya bir çok uzman getirtmişler. En son Hayrettin Karaman da gelmiş. Ve hepsi caizlik konusunda onay vermişler. Ama diğer bazı firmalar 53-54 derecede suya batırıyor. Bu durum caiz olmuyormuş. Kuru yolum teknolojisi de dünyada yok. Seri üretimde kuru yolum yaptım diyen yalan söyler deniyor, takdir edersiniz ki 300.000 tavuk az bir rakam değil.

Tavuğa klor verilmesi mecburiymiş, gıda mühendisleri bu konuyu daha iyi kavradılar. Ben neden mecbur olduğunu çok aklımda tutamadım. Her firma veriyormuş zaten mecburi olduğu için. Erpiliçte de veriliyor ama bunlar gaz klor kullanıyorlar. Diğer firmalar sıvı klor kullanıyor. Tavuğun rengi beyaz olursa makbul değildir. Klordandır o beyazlık. Sıvı klor tavukta gömülü kalır. Ama bunlar gaz kullanınca, işini bitiren gaz ortamı terkeder fizik kanunları gereğince. Tavuğun gerçek rengi, elimize baktığımızda gördüğümüz renkmiş. Bunu geçen gün bir organik gıda uzmanı da söyledi tv'de. Marketten aldığımız bazı tavuklar karbeyaz. Meğer sıvı klor nedeniyle böyleymiş.

Erpiliç'te iki çeşit kasalama sistemi var. Beyaz kasalar yere konuyor. İçine kesinlikle bişey konmaz. Mavi kasalar onun üstüne konuyor. Tavuk da bunun yani mavinin içine konuyor. Böylece tavuk asla yere konmamış oluyor.

Her çalışanda işine uygun kıyafet var. Buzdolabı bölümünde çalışanlar var. Ona göre korumalı giyiniyorlar. Çalışan memnuniyetine baya önem verdiklerini gözlemledim.

Tavuğun iç organlarını çıkaran bir makina var. Son teknoloji. Parçalamadan tümden çıkarıyor. Pislik necaset tavuğa bulaşmıyor yani. Bir veteriner var. Tek tek kontrol ediyor iç organları. Hastalık varsa derhal müdahale etmek için. Ayrıca bu iç organ sıyırma makinasının ucu, bir tavuğun organlarını çıkardıktan sonra tekrar yerine giriyor ve içeride otomatik olarak dezenfekte edilip ikinci tavuğa sıfır uçmuş gibi giriyor. Nedeni, ilk tavukta hastalık varsa, ikinciye bulaşmasın diye. Gerçekten insan sağlığı ve İslam adına her şey düşünülmüş. Hayran kaldım gezerken.

Tavuk şoklama odaları var. Raf ömrü bir yıl olan ürünleri burada tutuyorlar. Eğer taze ürünü böyle şoklamazlarsa raf ömrü bu kadar uzun olamaz. Ama bizler evde aldığımız ürünü dondurucuya atsak da şoklanmış olmuyor. Bakteri oluşabiliyor ve besin değeri de kalmıyor.

Bir tavukta 200gr kan olur. Erpiliç kanı akıtıyor kesince (Gerçekten de yaptıkları giderin içi kandan bir dere gibiydi). Ancak diğer firmalar akıtmıyor. Bir tavukta 200 gr kan olunca günde 300bin tavuktan 60 ton eder. Bu korkunç bir rakam . İnsanlar bu kiloyu saklamaya çalışıyorlar. Kanı akmamış tavuğun kanları kılcal damarlarında kalıyor. Ve bu tavuğun rengi morumsu olur. Bize de denk gelmişti marketten, neden mor diye düşünüyorduk. Meğer sebep buymuş.

İçinden ped çıkan tavuklar var. Firmalar pedi suya batırıp koyuyorlar ve böylece ağır çekiyor. Bir tane ıslatılmış ped 50 gram olsa 50*300 000= 15 ton eder. Tüketici bunu kabullenirse üretici de yapar tabi. Ama erpilicin sadece tabaklı bagetinde var ki o da suyunu salıyor. O nedenle. Geçenlerde annem marketten yanlışlıkla farklı bir marka tavuk almış ne yazık ki. Markayı söylemeyeyim, gıybet olmasın. Tavuğun altından çıkan poliüretan tabak resmen kurşun gibiydi. Tabakta özel delikler vardı ve bu deliklerden de su girmiş tabağa. Hayatımda hiç öyle bir poliüretan görmemiştim. Kuş gibi olması gerekirken baya bir ağırdı. Firmaya maille şikayet ettim durumu ve saçma sapan bir cevap yolladılar. Yani firmalar böyle oyunlara ne yazık ki başvuruyorlar gerçekten.

Gezide gıda mühendisi arkadaşlarla tartıştığımız bir kaç farklı konuyu da sunayım:


*Sarellelerde (daha doğrusu kakaolu fındıklı kremalarında) yağ tutucu kullanılıyor. Bu nedenle yağı dışarı çıkmıyor. Yağ tutucular çok tehlikeli ve kanserojendir. Uzak durmakta fayda var.


*Çikolatalar eskiden erirdi şimdi erimiyor. Çünkü onlarda da yağ tutucular var. Trans yağlar var. Ki çok tehlikeli. "Nebati yağ" demek margarindir. Kesinlikle uzak durun margarinden. Direk yemesek bile bisküvi çikolatada yiyoruz. İçindekileri okuyup nebati yağ değil kakao yağı yazıyorsa alalım. Zekaya asıl faydalı olan kakao yağıdır. Trans yağ ise genetiği değiştirilmiş ürün demektir. Kesinlikle uzak durun. Kanserojen ve tehlikelidir.


*Salam ve sosisten kesinlikle uzak durun. Nerde sölpük (işe yaramayan-atılacak) et var ondan yaparlar. Baharatlanmış tavukları almayın. Günü geçiyorsa baharatla kapatmaya çalışmış olabilirler.


*Sucukta da güvenilirlik şart. Çok baharatlı çünkü. Ve baharat çok güzel bir kusur örtücüdür.


ARKADAŞLAR,


Erpiliç babamın firması değil. Ama beni yakın tanıyanlarınız bilirler ki gıda güvenilirliğine azami dikkat etmeye çalışırım. Zira "haram" vücuda girdi mi, insanoğlunda bozulmalar başlar. Ben fabrikayı gezdim gördüm. İçim kanaat etti. Şimdi Erpiliç harici hiç bir markadan tavuk almıyorum. Lütfen yediklerimizin sağlıklı ve caiz olduğuna dikkat edelim. Yazımı isterseniz sayfanızda paylaşabilirsiniz.



ASLIHAN DURAN

...:::Hamsi Tava:::...

 


Hem lezzetli, hem de pişirmesi ve yemesi kolay balık: Hamsi..Ben önceleri hep buğday unu ile ve bol yağda kızartıyordum hamsiyi. Buğulamasını pek yemiyoruz biz.. Hatta hiç :) o nedenle sürekli kızarmış - hem de iyi kızarmış - olacak bizimkisi.. 2007 yılındaki karadeniz turumuzdan sonra ise artık hamsiyi mısır unu ile yapmaya başladım. hem de çok az yağ ile. Fotoğraftaki balığı küçük bir tavada yaptım. büyük tavada yapınca çok daha güzel, papatya gibi oluyor. Hatta özel bu iş için hazırlanmış tavalar var. Ben teflon tavada yapıyorum, çevirme işini ise bir tepsi ile yapıyorum.  

Yapılışı: Temizlenmiş hamsileri mısır ununa bulayın. çok az sıvıyağ ile yağlanmış teflon tavaya yuvarlak şekilde dizin. Yüksek ateşte bir yüzünü kızartıp bir tepsi yardımıyla diğer tarafını çevirin. İyice kızarttıktan sonra servis tabağına alın. Afiyet olsun..

Domatesli Bulgur Çorbası


Soğuk kış günlerinin vazgeçilmez tadı domates çorbası. Ya kıtır ekmekle ya da kaşar peynirle enfes olur öyle değil mi? Çok çok çok sevdiğim bu çorbayı kışın da yapabilmek için, rendelenmiş dolap saklıyorum derin dondurucumda. Malum kışın domates yemek çok da uygun değil. Her sebzeyi, her meyveyi mevsiminde tüketmek şart. gerçi mevsiminde tükettiklerimizde de GDO ve hormon sıkıntılarından ne kadar içimize siniyor o da ayrı bir konu.. Neyse, en azından zararı minimize etmek lazım. Bu nedenle kışın yemek istediklerimizi yazdan dondurucuya koyalım derim ben..

Malzemeler:

3 adet domates
1 çaybardağı ince bulgur ( köftelik )
sıvıyağ
2 kaşık un
tuz
tavuksuyu


3 kaşık sıvıyağda 2 kaşık unu kısık ateşte kavurun. Un biraz kavrulduktan sonra rendelenmiş domatesleri de içine atıp biraz da birlikte kavuruyoruz. En son bulgurları da koyup birlikte biraz kavurup, içine yavaş yavaş kaynak su ekliyoruz. Bu suyu eklerken hızlıca karıştırın ki topaklanmasın.  Malum içinde bulgur olduğundan sonrasında blendırdan geçirme imkanı da olmaz. En son içine biraz tavuk suyu ve tuzu da ekleyin ve kaynamaya başlayınca kısık ateşe alın. Kısık ateşte 2 dakika kaynattıktan sonra afiyetle yeyin. 

Not: Servis ederken mutlaka ya kıtır eklekle, ya da kaşar peynirle servis yapmanızı öneririm.

Artan Yemekleri Değerlendirelim: Makarnalı mevsim salata

 

Makarna yaptınız ve arttı.. Tekrar ısıtmak da istemiyorsunuz. Malum pilav ve makarne tekrar ısınmaya gelmez.. Farklı bir şekilde değerlendirmek istiyorsunuz makarnayı. o halde size bir önerim var. Birçok şekilde değerlendirebileceğiniz gibi bir tanesi de mevsim salatanızın içine bu makarnayı koymak.

Malzemeler:
 
3 adet havuç
1/4 kırmızı lahana ( küçüklerinden )
 Tuz, pul biber
 Makarna
 Zeytinyağı


havuç ve kırmızı lahanayı rendenin ince tarafından rendeleyin. içine makarnayı ekleyip dilediğiniz kadar tuz ve biber ekleyin. Zeytinyağını da döktükten sonra afiyetle yiyebilirsiniz..

Dondurmalı İrmik Helvası

 

Bir irmik helvası sever olarak, bu tatlı ile yapabileceğim alternatif tatları deniyorum sürekli. İrmişk helvası hem çok besleyici, hem çok leziz hem de kalırsa ertes gün ısıtarak - ve hata ısıtmada - bile yiyebileceğiniz gibi tazeliğini koruyan bir tatlı.. Dün de irmik helvası yapmışken, dondurucuda bekleyen dondurmaya gözüm ilişti ve hemen dondurmalı helva yapmaya karar verdim. Hemen yapılışına geçeyim:
Malzemeler:

2 su bardağı irmik
100 gr tereyağ
2 yemek kaşığı sıvıyağ
3/4 çay bardağı badem
4 bardak süt ( isterseniz 2 bardak su 2 bardak süt olarak kullanın )
1,5 bardak şeker

İçine koymak için: 
Dondurma

Üzeri İçin:

1,5 bardak süt
1 tatlı kaşığı buğday nişastası
1 yemek kaşığı un
1 yemek kaşığı kakao
1 yemek kaşığı şeker

tereyağ eridikten sonra sıvıyağı da tencereye alın, irmiği ve bademleri kavurmaya başlayın. kısık ateşte yavaş yavaş karıştırarak renkleri sarıya dönene kadar kavurun. İrmikler kavrulurken diğer bir tencerede süt ve şekeri birlikte kaynatıp şerbetini hazırlayın. İrmik kavrulunca, hazırladığınız şerbeti irmiklerin olduğu tencereye dökün. biraz karıştırarak irmiğin sütü çekmesini sağlayın. iyice çektikten sonra tencerenin kapağına bir kağıt havlu ile birlikte kapatın. Helva demlenirken diğer tarafta üzeri için puding yapabilirsiniz. Az bir sütün içinde tüm malzemeleri karıştırın. Sütü kaynamak üzere ocağa alın, kaynamaya başlayınca bu karışımı içine dökp karıştırın. 2 dakika kaynaması yeterli. 
Helvanın kapağını açıp karıştırarak ılımasını sağlayın. ılıyınca servis tabağının yarınına kadar helvayı koyun. 
 
ortasına dilediğiniz kadar dondurma koyup üzerini tekrara helva ile kapatın. en üstüne de hazırladığınız pudingden biraz koyup servis edin.. 
 
Afiyet olsun...

Susam Mantolu Meyveli Kek




Biraz acelece çekilmiş bu fotoğraflar için kusuruma bakmayın. Koştur koştur geçen birkaç günden arda kalan işte bu görüntüler oldu. Ben bu susam mantolu kek işine iyice sardım:) Baya da güzel oldu kek, ama bana sadece yarım dilim kaldı.

Malzemeler:

3 yumurta
1.5 bardak şeker
0.75 bardak sıvıyağ
1 paket vanilya
1 paket kabartma tozu
yarım bardak süt
alabildiği kadar un
elma,armut, üzüm
1 portakalın kabuğunun rendesi

Mantosu İçin:
susam
1 tatlı kaşığı tereyağ

yumurta ve şekeri 5 dakika kadar çırpın. diğer malzemeleri de bu karışıma ekleyip mikserin yavaş konumunda karıştırın. diğer tarafta meyveleri minik küpler halinde doğrayın. una bulayın ve kek hamuruna ekleyip hafifçe karıştırın. kek kalıbını tereyağla yağlayıp susam mantosunu yaptıktan sonra kek malzemesini kalıba dökün. 180 derecede 50 dakika pişirin. Afiyet olsun..

Not: Kek hamurunu katı yapmanızı öneririm.

...:::15 Aylık Bebek Gelişimi:::...

 

Beslenme:

Artık bebeğiniz biberonu bırakmış, fincan veya bardaktan içebiliyor olmalıdır.
15 aylık bebek, kendini beslemeye çalışır, yiyecekleri parmaklarıyla ağzına götürebilir, kaşık kullanabilir. Elbette bu; etrafın, üstünün başının kirlenmesi anlamına gelecektir, fakat aşırı titizlik gösterip bebeği bundan uzak tutmayın.
Besin maddelerinin bebeğin boğulmasına yol açmayacak şekilde uygun büyüklükte parçalanmış olması gerekir.
İlk yıldaki kadar hızlı büyümediği için bebeğin iştahı azalmış olacaktır.
Bebek, artık aile sofrasındaki yemeklerle beslenmeli, 4 temel grup besini alması sağlanmalıdır ( Tahıl, Sebze- meyve, Süt ve süt ürünleri, Et, tavuk, balık ve yumurta ).

Gelişim:

Bu yaşta bebekler çok meraklıdırlar ve daima istediklerini yaptırmak isterler. Güvenliğini sağladıktan sonra, araştırıp keşfetmesine, merakını gidermesine izin verin.
Bu yaş çocuğu sizi taklit etmeyi sever. Örneğin, anne ev işlerini yaparken o da oyuncaklarıyla benzer şeyler yapabilir. Bu taklit hevesinden yararlanıp diş fırçalama gibi iyi alışkanlıklar kazanmasını da sağlayabilirsiniz.
Bu yaşta, öfke nöbetleri de görülür. Nöbet sırasında yapılacak en doğru şey, bebeğin güvenliğini sağladıktan sonra nöbeti görmezden gelmektir. Ona bakmayın, onunla konuşmayın ve sakinleşmesini bekleyin. Eğer, sergilediği şovun izleyicisi olmazsa devam etmesinin anlamı olmayacaktır.
Bu yaşta, sizden ayrılmada yoğun bir endişe yaşayabilir. Ona kısa süre için ayrıldığınızı, döneyeceğinizi söyleyin, ona görünmeden kaçmaya çalışmayın. Mümkün olduğunca, uzun süreli ayrılıklardan kaçının.
Bebek neler yapabilir?
Büyük bir merakla herşeyi inceler.
Kendini beslemeyi sever.
Eşyaları amacına uygun kullanmaya başlar, örneğin tarakla saçını taramaya çalışır.
Oyuncakları atmayı, yuvarlamayı,itmeyi, çekmeyi sever.
Desteksiz ayakta durur, yürüyebilir.
Yardımla basamakları tırmanabilir.
Ayaktayken eğilip yerden bir cismi alabilir.
3-6 kelimelik bir dağarcığı vardır.
Sesiyle dikkat çekmeye çalışır.
Etrafındaki cisimleri, kendince adlandırır.
Neden- sonuç ilişkisini anlamaya başlar.
Deneme- yanılma yoluyla kendince tecrübeler kazanır.
Gelişimi nasıl destekleyebilirsiniz?
Ona vereceğiniz peluş hayvanlar, bebekler, kitaplar, oyuncak arabalar bu yaşta her iki cinsiyet için de uygundur.
Müzik kutusu gibi müzikli oyuncaklar, vurup ses çıkaracağı oyuncaklar , yumuşak toplar, itip çekebileceği oyuncalar bu yaş çocuğu için gelişimini destekleyecek araçlardır.
Onun boyama ve çizmesine izin verin.
Ona kitap okuyun, şarkı söyleyin.
Neler yaptığınızı, etraftaki eşyanın adlarını söyleyin .
Yeni bir kelime öğretirken sık sık tekrarlayın, resmini veya kendisini gsterin.

Uyku:

Halen, gün içinde 1-2 şekerlemeye gerek duyar. Gece uykusu öncesi rutin programınıza devam edin. Uyku öncesi banyo ve bir masal okumanız onu uykuya hazırlayacaktır.

Güvenlik:

Plastik poşet, balon ve küçük sert cisimleri bebekten uzak tutun.
Kırılacak, kopacak parçaları olan, keskin kenar ve köşeleri olan oyuncaklardan kaçının.
Solunum yollarına kaçabilecek sakız, patlamış mısır, sosis, kuruyemiş gibi yiyecekler vermeyin.
Kibrit ve çakmakları ulaşamayacağı yerde saklayın.
Soba, fırın, ocak gibi ısı yayan cihazların yanında oynamasına izin vermeyin.
Ocakta arka bölmeleri kullanın, tencere,tava saplarını içeri çevirin.
Çocuğu arabada asla yalnız bırakmayın, yaşına uygun güvenlik koltuğu kullanın.
Taşıt trafiği olan yerlerde gözünüzü ondan ayırmayın.
Su dolu herhangi bir kabı hemen boşaltın.
Tüm ilaç, temizlik maddesi, kozmetik malzemeleri kilit altında bulundurun.
Bardak, şişe gibi şeylerde temizlik malzemesi saklamayın.

Not: buradan alıntıdır.
Related Posts with Thumbnails