Çifte Doğum Günü ve ilk şeker hamuru denemesi


Haftasonu, gecikmeli de olsa - ki elde olmayan nedenlerden dolayı gecikti biraz- çocukların doğumgününü kutladık. Hamza Bey'e sormuştum daha önce, doğumgünü pastasında neler olsun diye. Hiç beklemediğim yerden vurdu beni:

"Wilson'lu pasta yap anne!"

Wilson kim desem, eminim küçük çocuğu olanlar hemen bilecekler. Hani namı diğer "çufçuflar". Geçen yıl TRT çocuk'ta yayınlanıyordu, bu yıl Yumurcak'ta. Orjinal adı ile "Chuggington"...


Gerçekten beklemiyordum, Wilson deyince hazır birşey yaptırayım dedim önce. Hatta, bu yıl tüm pasta börek işini hazır alıp sadece eğlence kısmına iştirak edip, yorulmadan tadını çıkarayım demiştim. Ama yine yapamadım planladığım gibi :) Yine tüm hazırlıkları kendim yaptım. Yapımda yok sanırım...


 Nette gezinip bakınırken, trenli pastaların böyle vagon şeklinde olanları ile karşılaştım. Tamam dedim, işte bu:) Klasik pastalardan farklı, bunu yapmalıyım...


Beni en çok düşündüren kısmı, böyle bir pastayı nereye, hangi zemin üzerine yapacaktım? Minik servis masasına yapmaya karar verdim ve alüminyum folyo ile kapladıktan sonra hazırlıklara başladım. Tekerler için çeşitli bisküvilerden faydalandım. 


Kabu lediyorum, wilson, browster ve coco çok da benzemedi ama bizim minik için muhteşemdi :) O beğendi ya, gerisi boş :)


Hamza için hazırlanan trenli pastada, 4 rakamlı mum kullandım. İşte bu gördüğünüz Browster :)


 Bu da coco :)


Bunlar kömür ve yük vagonu :)



 

Ve gelelim Harun'un pastasına.  Hamza'nın 1. yaşgünü pastasında kullanılan süsleri saklamıştım. Sert plastik oyuncaklar şeklinde süslerdi bunlar.


1 şeklinde yaptığım pastayı şeker hamuru ile kapladım ve üzerine bu süsleri koydum. İlk şeker hamuru denemesi için iyiydi diyebilirim, trenelr için aynı şeyi söyleyemesem de :D




Üzerine de 1 şeklinde mumum ekledik mi tamamdır :)



Ve işte dağıtılacak şekerlerimiz.
Hamza'nın ilk yaşgünü için de kavanozlardan yapmıştım doğumgünü şekerimizi. Harun için de aynısı olsun istedim.


Kapaklarını da keçe çiçeklerle süsledim, çocuklar da büyükler de sevindiler. Çocuklar içindeki şekerlere :) Büyükler süslü kavanozlara :)




Menüdekilerin tariflerini yakında sizlerle paylaşacağım. 

İyi haftalar diliyorum...

Kelimeler Yetmez/Gizemli Adaya Yolculuk/Can Dostum/Kız Kardeşimin Hikayesi

A THOUSAND WORDS 
 ( KELİMELER YETMEZ )




2012 - ABD yapımı

"Bu film bana birşeyler öğretir" denebilecek güzel aile filmlerinden biri. Zaten filmde Eddie Murphy var, sanırım bu kadar söylemem yeterli olur :) Filmin konusu kısaca şöyle. Ağzı bolca lafla dolu bir adam, bir gün hiç anlamadığı bir şekilde susmaya mahkum olur. Bu çenesi düşük adam için konuşmamak işkence gibidir ancak susmak ona birçok şeyi de öğretecektir. 

Yorumum: Film, içinde çok güzel mesajlar barındırıyor. Bence izlenilmesi ve üzerine düşünülmesi gereken güzel dinlendirici filmlerden.

JOURNEY 2: MY MYSTERIOUS ISLAND
( GİZEMLİ ADAYA YOLCULUK )


2012 - ABD yapımı  

Genç Sean bir gün hiç beklemediği gizemli bir noktadan bir yardım sinyali alır. Araştırdığında hiç kimsenin gitmeye cesaret edemediği bir noktadan gelen bu sinyalin peşine düşer ve üvey babası da yanında gelir. Sonrasında harika, gizemli bir adada yolculukları ve maeraları başlar.

Yorumum: Film, çerez niyetine seyredilebilecek güzel bir macera filmiydi, tavsiye ederim.

INTOUCHABLES
( CAN DOSTUM )


2011 - Fransa Yapımı

Gerçek bir yaşam öyküsünden alınmış bir hikaye. Sanırım bu nedenle de oldukça etkileyici. Yamaç paraşütü yaparken kaza geçiren ve felç olan aristokrat Phillipp, hiç beklenmedik bir şekilde yardımcı olarak eski bir mahkumu işe almıştır. Kimse bu birlikteliği onaylamasa bile, bir süre sonra ikili arasında çok sıkı bi dostluk kurulacaktır.

Yorumum: İzlenebilecek bir film, güzel bir hikaye. Ama öyle romantizm, aksiyon, macera arıyorsanız bu filme hiç bulaşmayın :)



 2009 - ABD Yapımı

Bu film, kesinlikle kesinlikle harika bir filmdi. Zaman zaman boğazınıza düğümleniyor bir şey, yutkunamıyorsunuz. Kız kardeşi adına defalarca ameliyat geçirmiş olan bir kızın ve kızkardeşinin dramatik öyküsü var bu filmde. Çok etkileyici bir film olduğunu belirtirken IMDB notunun da 7,3 olduğunu belirtmeden geçmeyim.

Yorumum: Kesinlikle izlemelisiniz...

Daisy Dilek



Dostları özlemle kucaklamayı unutma
Çocuk sevmeyi çiçek koklamayı unutma
En zorlu anındayken bile kavganın
Gökyüzüne bakmayı unutma
 
Ataol Behramoğlu 


Hepimizin hayatında iz bırakan, yer eden, gönül verdiğimiz dostlarımız vardır, öyle değil mi? 
Onlarla hayat daha bir güzeldir, Onlarla daha anlamlıdır sanki herşey.

Biliyorsunuz, sevdiklerime bir süredir el emeği hediyeler yapıyorum. 
Sırada Dilek vardı, ona da papatyaları çok sevdiği için böyle bir çalışma yaptım. 


Hediyenin paketi de el emeği. Açıkçası sıradan bir poşete koyup gitmek istemedim, kasnağa uygun bir kutu da bulamayınca en iyisi böyle kurdele ile bir paketleme yaptım. Sırada çok çok sevdiğim bir dostum var, buradan yazmayacağım kim olduğunu zira bloğumun sıkı takipçisi :)


Sevgiyle kalın, gününüz güzel olsun...

Mayalı Krep


Beni bu güzel havalar mahvetti,
Böyle havada istifa ettim
Evkaftaki memuriyetimden.
Tütüne böyle havada alıştım,
Böyle havada aşık oldum;
Eve ekmekle tuz götürmeyi
Böyle havalarda unuttum;
Şiir yazma hastalığım
Hep böyle havalarda nüksetti;
Beni bu güzel havalar mahvetti.
 
Orhan Veli 
                
Havalar, güzel havalar...

Beni bu havalar hasta etti desem, bu şiirin üstüne iyi gider mi bilemedim ama bayramdan bu yana hastalığı şu son 10 gündür atlatmış durumdayım desem abartmış olmam. Havalar, öğle üzeri bahar gibi, sabah ve akşam ise buz gibi. Dolayısıyla insan çoğu kez ne giyeceğini bilemiyor. Sonrası da malum...

Neyse, şükürler olsun atlattım artık ama hiç bu kadar uzun süren bir soğuk algınlığım olmamıştı. Dolayısıyla hayatımda birkaç şeyi de ertelemiş oldum. Hayat yavaş çekimde sürdü sanki, ama dedim ya atlattım çok şükür ki...

Gelelim bugünki yazımızın sebebi mevcudiyetine :) Geçenlerde nurturia'da arkadaşlarla sohbet ederken, sevgili Esra mayalı krep tarifi sordu. Aslına bakarsanız mayalı krepi hiç duymamıştım sanırım. Esra sağolsun, bahsedince hemen denemeye karar verdim. Birçok tarifimde olduğu gibi bu tarifimde de kendi ölçülerimi kullandım. Sonuç, yumuşacık ve nefis krepler olarak geri döndü bize:) İşte tarifimiz:

Malzemeler:
  •  2 kaşık yoğurt
  • 1 çay kaşığı instant maya
  • 2 bardak un
  • 1 yumurta
  • 2 yemek kaşığı sıvıyağ
  • tuz
  • ılık su ( veya süt ) - krep hamuru kıvamına gelene kadar
Yapılışı

  • Tüm malzemeleri karıştırıp mayalanması için üzerini bir bezle kapatıp bekleyin.
  • Mayalanması, göz göz delikler olduğunda oluyor. Bu şekilde olunca krepi tavada çift taraflı pişirin.
  • Pişirirken tavaya çok az - 1 tatlı kaşığı kadar - sıvıyağ eklemeyi unutmayın.
Afiyetle...


Twilight - Breaking Dawn Part 2 ( Şafak Vakti Bölüm 2 )



Aşkta mantık yoktur. Birini ne kadar çok severseniz, her şeyin daha az anlamı olur.  ( Twilight New Moon )



Twilight serisini bitirmiş bulunmaktayız. Her ne kadar beğenmeyenler varsa da, fanatikleri de az değil. Ben beğenenler tarafındayım. Hatta geç keşfettiğime de zaman zaman hayıflanıyorum. Kitaplarını okumayı isterdim ama filmi izledikten sonra bir tat verir mi emin olamadığımdan şimdilik askıda. Serinin tüm filmlerini evde izledim. Artı kbu son film gösterime gireceğinde, kapanışı sinemada yapmalıyım diye düşündüm. Aslına bakarsanız ilk filmi sinemada izlemeyi isterdim, en beğendiğim ilk bölüm olmuştu çünkü. En beğendiğim derken, bu son film de hakikaten harika olmuş. Hakkını vererek bitirmişler filmi.



Spoiler vermemek için detaya girmek istemiyorum ancak şu kadarını söyleyim, filmde vurgulanan aile teması, tüm ailenin birbirlerine olan bağlılıkları beni o kadar etkiledi ki bunu belirtmeliyim. 


 Etkileyici sahneleriyle, bu film mutlaka izlenmeli diyorum.

İşte sözün özü bu ...

Bir Sonbahar Güncesi...


Bu geç vakit
bu sonbahar gecesinde
kelimelerinle doluyum;
zaman gibi, madde gibi ebedî,
göz gibi çıplak,
el gibi ağır
ve yıldızlar gibi pırıl pırıl
kelimeler.  

Nazım Hikmet

Ne güzel değil mi sonbahar.. Ben baharları ayrı bir severim. Sonbahar, yaşlılığı, ölümü; ilkbahar doğumu ve gençliği, kıpır kıpırlığı hatırlatır. İnsan baharda farkeder hayatın evrelerini, yaz ve kış ise, artık iş işten geçti demenin lisanı halidir sanki...

Sonbahar, sararan yaprakalrın, dallardan ayrılma zamanı geldiğini gösteren işarettir. Öylece süzülüp inerler aşağıya yapraklar. Usulca.. Öylee yatarlar ağacın ayakları dibinde. Bir daha kavuşamayacak olmanın hüznünü, üzerine basan ayakların neticesi çıtırdayan sesleriyle hissettirirler, feryat ederler adeta. Yine de, kutsal bir görevi tamamlamış olarak göç ederler sanki, ilkbaharda kendilerinden arda kalan miras dna larının bir başka yaprakta vuku bulacağını bilip sevinir gibi...

Sonbaharda, sapsarı yapraklarla konuşmak ne güzeldir. Üzerine düşen çiğ taneleriyle ıslanır yaprağın yanakları. Hüznü ve mutluluğu aynı anda hissettirir sararan yapraklar...   


Sonbahar, artık yavaş yavaş kendini kışa teslim etmek üzere Konya'da. Hava bir sonbaharı, bir kışı göstermekte. Bir yandan bayramdan bu yana süren soğuk algınlığını atlatmaya çalışırken, diğer yandan kendisiyle kanka olduğumuz izlenimindeyim :D Peşimi bırakmadı ne yaptıysam. Yaşıyoruz kendisiyle birlikte :)


Şimdi bu sepeti, tüm bu hastalığın ortasında yaptığımı düşünmeyin sakın. Şu sıralar kaneviçe yapıyorum. Hem beni yormuyor, hem zihnimi dinlendiriyor. Onları da yine paylaşacağım nasipse. Bu sepet, daha önce maggi'nin yemek yarışmasına katıldığımda maggi tarafından gönderilmişti. Ne var ki bu haliyle kullanmayı da istemiyordum, balkonda içinde dikiş eşyalarımla öylece bekliyordu. Sonunda harekete geçtim ve önce akrilik boya ile birkaç kat boyadım. Bir tarafta sepetin boyası kururken, diğer taraftan da şirin çiçekli kumaşımla hemen bir kıyafet diktim sepetime:) Rengine vurulup aldığım sutaşını ve daha önce Harun'un doğumunda hazırladığım bebekler için edindiğim dantel ile de tamamladım. Ben sonuçtan memnun kaldım, artık daha bir severek kullanıyorum:)

Sevgiyle kalın...

1 Yıl Önce Bugün...




14.11.11

Harun doğalı, tam 1 sene oldu bugün...
Zaman ne de çabuk geçiyor, su misali..
1 ay erken gelişi, sonrasında hastane günlerimiz hala aklımda öyle taze ki..
Rabb'im sağlık versin hepimize, sağlıkla büyüsün yavrularımız...

Harun'a ilk olarak bu tavşanı yapmıştım, hatırlar mısınız?
Son olarak da bu yukardaki önlükleri yaptım.
Kullandığımız bir önlüğünden kalıp çıkardım ve diktim.
Renklere bakarsanız, erkek -kız gibi bir ayrımım olmadığını görürsünüz.
Ve hatta bununla ilgili daha önce yazmıştım.

Aslına bakarsanız, yaptıklarımdan bazılarını henüz paylaşma fırsatı bulamadım.
Mesela güvenli oturma yastığı ( benzerini görmek için buraya bakabilirsiniz ).
Bir de, daha önce yapmış olduğum ponpon ipten tül ile ilgili sorular alıyorum, onun yapılışını daha ayrıntılı olarak anlatmaya çalışacağım yeni bir postta.

Şimdilik benden bu kadar, yeniden görüşmek üzere...



Related Posts with Thumbnails